YOZGAT

YOZGAT
1) Kazankaya Kanyonu (Kazankaya Vadisi)

Kazankaya Kasabası, Yozgat Aydıncık İlçesi'ne bağlı, Çekerek Alaca yolunun 4 kilometre kuzeybatısında, Aydıncık İlçesi'ne 10 kilometre uzaklıkta ilçenin kuzeyinde yer alan bir kasabadır. Kazankaya Kasabası'nın önemini artıran en büyük doğal harika, Kazankaya Kanyonu ve bu alandaki tarihi yerleşim izleridir.
Girişi Kazankaya Kasabası'nda başlayan kanyonun uzunluğu 10 kilometredir. Güneyinde 1363 metre yüksekliğindeki Alan Dağları, batısında ise Malbelen Tepesi yer almaktadır. Kanyon içerisinden, Yeşilırmak'ın bir kolu olan Çekerek Irmağı geçmektedir. Irmağın aktığı vadinin her iki yanında yükselen kayalar üzerinde duvar kalıntıları, hatıl oyuklar ve merdiven basamakları, tanrıça Kybele (Kibele)kabartması (bereket ve bolluğun simgesi) görülmektedir. Bir niş içerisinde, kabartma şeklinde yapılmış olan devasa boyuttaki (boyu 3.16 metre) tanrıça Kybele (Kibele) kabartması, Çekerek Irmağı'nın diğer yanındaki kayalar üzerinde yükselen kaleye doğru bakmaktadır.Kasabanın güneydoğusunda tabanı kayalık olan ve güneybatısından akan ırmağa sarp kayalar halinde inen tepenin adı Sarıbaba’dır. Söz konusu tepe ve kayalıklar üzerinde MÖ olduğu düşünülen yerleşim izleri bulunmaktadır.
Kasabanın doğusunda yer alan Karagözlük Tepe denilen alanın güneyinde sırtlar halinde inen tarlalar vardır. Burası Güllük olarak adlandırılmaktadır. Güllük’te araştırmacılar tarafından Hitit Mezarlığı tespit edilmiştir. 

2) Sarıkaya Roma Hamamı

2018 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne alınan Sarıkaya Roma Hamamı ya da diğer adıyla Kral Kızı Hamamı Yozgat Sarıkaya İlçesi Kaplıcalar Mahallesi'ndedir. Kaplıca tesislerinin içerisinde bulunan Sarıkaya Roma Hamamı’nın Roma Dönemi'ne ait antik ismi “Basilica Therma (Aqua Sarvenae)”dir.Sarıkaya Roma Hamamı'nın büyük kısmı yıkılmış, yalnızca tonozlu arka mekâna geçişi sağlayan batı cephe duvarı ayakta kalabilmiştir. Bu kısımda 10 gözlü ve 2 katlı mermer, kemerli bir duvar görülmektedir. Cephe Korint düzeni entablatur dizilişine uygun yapılmıştır. Kemer ayakları üzerindeki yarım sütunların en alt kısımları hariç diğer kısımları tahrip olmuştur. Batı cephe arkasında 3 gözlü ve tek katlı bir kemer ile, bunun kuzeyine doğru ön cephe kemerleri boyunca devam eden iç kemer sıralarına ait alt kısım taşları görülmektedir. Yaklaşık 30 metre uzunluğundaki duvarın kuzey ve güney uçlarında dairesel havuz kısımları görülmektedir.
Antik Dönem'de Aquae Sarvenae ve Basilica Therma diye adlandırılan Sarıkaya, o dönemde de önemli bir kaplıca merkeziydi. Roma Dönemi'ne ait hamamın yalnızca tonozlu mekânına geçişi sağlayan arkat dizileri ile bunun üzerindeki boğa başlı kornet motifli süslemeleri günümüze kadar gelebilmiştir. Yapı üzerine sonradan yapılan eklentilerle oldukça tahrip edilmiş olmakla birlikte 2010 yılında Yozgat turizmine katkı sağlaması amacıyla temizlik kazıları başlatılmıştır
Sarıkaya Kaplıcaları Efsanesi (Kral Kızı Hamamı)
Roma Kral Kızı Hamamı diye bilinen Sarıkaya Kaplıcaları'nın efsanesi halk arasında şöyle anlatılır: Kayseri'de oturan Roma krallarından birinin kızı amansız bir hastalığa yakalanır. Kral kızını birçok hekime götürür, tedavisi için her şeyi yapar. Ama güzelliği dillere destan bu kızın derdine çare bulunamaz. Kızın hastalığı gün geçtikçe ilerlemiş ve kız artık yürüyemez bir hale gelmiştir. Ayakları tutmamaktadır, dizleri küt olmuştur. Bugünkü adıyla kızın hastalığı romatizmadır. O günlerde Sarıkaya sazlık ve bataklıktır. Sıcak suyun olduğu yerde küçük bir gölet oluşmuştur, balçık halinde çamurlu bir hamamdır burası. Kral küçük kızını son çare olarak bu sıcak suyun bulunduğu yere gezsin diye gönderir. Artık ömrünün sayılı günlerini yaşayan zavallı kız avunmak için bu çamurlu gölet kenarında dolaşmakta, zaman zaman da arkadaşlarıyla çamurlara girmektedir. Gezmek ve avunmak için girdiği çamurlar ve sıcak su kıza iyi gelir. Bir müddet burada kalır, gün geçtikçe kızın hastalığı iyi olmaya başlar. Küt dizleri açılır; yavaş yavaş adım atmaya ve yürümeye başlar. Sonunda tamamen iyileşen güzel kızın buradaki sıcak sudan iyi olduğu anlaşılır. Bunun üzerine kızın babası kral, buraya mermerden bir havuz yaptırır, etrafını kesme büyük taşlarla çevrilir, önceleri kimsenin olmadığı bu havuz çevresinde bir şehir oluşur. Kralın kızının adı bu yeni şehre verilir. Yetmiş bin nüfuslu bu şehrin adı "Öper" veya "Hoperi"dir. Şehrin ulaşımı ise Sarıkaya'nın Beştepeler mevkiinden geçen Yozgat ve Kayseri şoselerinden sağlanmaktadır. Bu büyük şehir bir deprem sonucu yok olmuş, sadece hamamların olduğu yer kalmıştır.

3) Tavium Antik Kenti

Tavium Antik Kenti Yozgat il merkezinin 40 kilometre batısında bulunan Büyüknefes Köyü’nde yer almaktadır. Tavium'da Hitit ve Frig yerleşim izleri görülmesine rağmen asıl yerleşim Galatlar zamanında MÖ. 3'üncü yüzyıl ile 1'inci yüzyıl arasında olmuştur.
Tavium Romalıların Galat dedikleri kavmin MÖ. 280'li yıllarda Balkanlardan Anadolu’ya gelen Trokme (Trokmi) kolu tarafından kurulmuştur. Kent İç Anadolu Bölgesi'nde Trokmilerin yaşadığı Orta Kızılırmak yöresinin ticaret merkezi ve başkenti konumundaydı.1997 yılından beri yörede Avusturyanın Klagenfurt Üniversitesinden Prof. Karl Strobel başkanlığında yüzey araştırmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar kapsamında, Büyüknefes ve çevresinde yer alan birçok köyde de yüzey araştırmaları yapılmış (Yakuplu, Süleymanlı, Körpeli, Haydarbeyli, Sağlık, Dereboymul, Beşerek, Susuz, Çamdibi, Çakırhacılı, Zincir, Türkmensarılar, Yassıhöyük, Çatma, Sarıfatma, Cihanpaşa,Salmanlı v.s.) geniş bir çevrede tarihin izleri tespit edilmiştir.
Araştırmalar sonunda çok sayıda seramik parçaları, sütun kaide ve tamburları, mezar stelleri, Bizans dönemine ait yazıtlı mezar, birçok mimari parçalarına rastlanılmıştır. Geniş bir çevrede yapılan çalışmalar sonucunda şu ana kadar, Kalkolitik Çağ'dan – İslami Dönem'e kadar iskân izlerine rastlanılmıştır.

4) Çeşka Yeraltı Şehri

Çeşka Yeraltı Şehri; Yozgat il merkezinin yaklaşık 3 kilometre kuzeydoğusunda ve Kirazlı Göleti olarak bilinen sulama göledinin kuzeyinde çevreye hâkim, yüksekçe bir tepenin üzerinde, tam tepe noktasında bulunmaktadır. Üç ayrı yerden girildiği tespit edilen yeraltı şehrinin kuzeybatı kısmındaki esas giriş kapısı kapanmıştır. İkinci bir giriş yeri olan güney kısmında iki katlı ve kayaya oyulmuş mekânın yarısı yıkılmış olup, iki ayrı odadan iki ayrı galeri ile içeri girilmektedir. Ancak; galerilerin iç içi kısmen dolu oldukları için buradan da girilememektedir. Bu kısımda üç oda bulunmakta ve bu odaların üzerinde ikinci bir kat bulunmaktadır. Doğu kısmındaki odanın duvarında yaklaşık 1,80 metre boyunda bir niş vardır. Ayrıca, batı kısmındaki odanın havalandırma bacası mevcuttur. Üçüncü giriş yeri ise kuzeyde ve kayalık olan kütlenin alt eteklerinde ağız kısmı bozulmuş dar bir kısmen dolu galeriden sürünmek suretiyle girilmekte. Yaklaşık 5 metre sonrasında dikdörtgen kısmen dolu bir odaya girilmekte, bu odanın batısında iki ayrı galeri bağlanmaktadır. Birinden girildikten sonra 10 metre mesafede geniş dikdörtgen şeklinde bir salona çıkılmakta ve bu salona iki büyük oda kapısı, iki küçük oda ve karşılıklı iki galeri kapısı açılmaktadır. Yaklaşık yüksekliği 1.30 metre civarındadır. Tavan kısımları tonoz şeklindedir. Ayrıca irili ufaklı nişler mevcuttur. Yeraltı şehrinin en üst kısmında kayalara oyulmuş büyük ve küçük kaya mezarları tespit edilmiştir. Tepenin eteklerinden yıkıntı taşlar arasında tek renkli astarlı ve astarsız Roma, Bizans ve boyalı Frig seramiğine rastlanılmıştır. Müze Müdürlüğünce 2008 Yılında galerilerde temizlik çalışması yapılmıştır.

5) Çapanoğlu Camii

Çapanoğlu Camii şehrin merkezî bir yerinde, Cumhuriyet Meydanı yakınında İstanbulluoğlu mahallesindedir. Halk arasında Büyük Cami veya Ulucami diye anılan yapı, Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Avrupa etkisinde ortaya çıkan Türk mimari tarzının Anadolu’daki önemli örneklerinden biridir.
İki ayrı tarihte inşa edilen caminin ilk inşa edilen bölümüne “içeri cami”, sonrasında inşa edilen bölümüne ise “dışarı cami” denilmektedir.
İçeri cami denilen ve binanın güney parçasını teşkil eden bölüm, harimin orta kapısının üzerindeki iç kitâbeye göre Bozok sancağı valisi Çapanoğlu Mustafa Bey tarafından 1193 (1779) yılında yaptırılmıştır. Bu bölüme kuzeyden eklenmiş olan ve “dışarı cami” diye anılan mekân ise günümüzdeki giriş revakına açılan kapı üzerindeki kitâbeden anlaşıldığı üzere Mustafa Bey’in kardeşi Süleyman Bey tarafından 1208’de (1793-94) inşa ettirilmiştir.
Caminin dört tarafı avlu duvarıyla çevrilidir. Avlunun doğu ve batı tarafında bulunan kemerli abidevi kapılara, 1964 yılında, kuzey tarafından üçüncü bir kapı eklenmiştir. Camide yoğun olarak kalem işi süslemeler görülmektedir. İçeri cami ve dışarı caminin harim duvarları, üst duvarları, kemer kavsi ve karınlarında mermer taklidi boyamalar yer almaktadır.Dışarı caminin ana kubbe içinde ve pandantiflerinde (kubbeyi taşıyan kemerlerle kubbe kaidesinin arasını kapatan ve kare plandan kubbenin dairevi kaidesine geçmeyi sağlayan küre parçası biçimindeki üçgen köşelik) kıvrık dallar, yapraklar, çiçek ve meyve tasvirleriyle yapılan süslemeler dikkat çekicidir.Dış camiden asıl harime girişteki yapının ilk taç kapısı, zengin ve görkemli bir kompozisyon oluşturmuştur. Akantus yaprakları, C ve S kıvrımları, deniz kabuğu motifleri mihrap çevresini taçlandırmaktadır. Minber ise renkli damarlı mermerlerden, barok motiflerinin de yer aldığı çeşitli şekillerle bir mücevher gibi süslenmiştir.
İç süslemesi ve mimari aksamı ile Batı sanatı etkisini taşıyan bu yapı, Türk barokunun Anadolu’daki en önemli örneklerinden biridir.Türbe
İç ve dış caminin birleştiği kuzeydoğu köşesinde, beden duvarlarından dışarı doğru taşmış, küçük kubbeli, beyaz kesme taşından yapılmış bir yapıdır. Türbeye dış cami içine açılan yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. Yapı içinde çeşitli büyüklüklerde 18 sanduka bulunmaktadır. Bu sandukalar, Çapanoğlu ailesi ve Yozgat eşrafına aittir.

6) Yozgat Bilal Şahin Külliyesi

Yozgat Bilal Şahin Külliyesi Bilal Şahin Mahallesi Kent Park Mevkii'nde 23.08.2010 tarihinde iş adamımız Bilal ŞAHİN tarafından yapımına başlanılan Külliye 3 yıl içerisinde yapımı tamamlanmış olup, 05.07.2013 tarihinde açılışı yapılmıştır. Külliye içerisinde; - Yozgat Müftülük Hizmet Binası - Hafız Kuran Kursu (100 Öğrencilik) - Bilal Şahin Camii (1500 Kişilik) - Diyanet Yayınları Satış Yeri - Okuma Salonu ve Kültür Merkezi Binası - Bilal Şahin Külliyesi Şadırvanı - Yozgat Müftülüğü Bilal Şahin Misafir Hanesi ve Lojmanlar - Yozgat Müftülüğü Naciye Afet Şahin Kuran Kursu binası - Saat Kulesi Bulunmaktadır.

7) Akdağmadeni Kilisesi

İlimiz, Akdağmadeni İlçesi Yeşildere (Tahmaz) Mahallesinde bulunan kilisenin 1862 tarihinde yapıldığı kitabeden anlaşılmaktadır. Ön cephesi kesme taş, diğer cepheleri kesme mermer taşlardan yapılmış olan kilisenin, ön kısmında yuvarlak kemerli giriş boşluğu bulunmaktadır. Kemerler ortadan iki adet yuvarlak, yanlarda ise iki adet köşeli taşlarla birbirine bağlanmıştır. Giriş kapısı yuvarlak kemer süslemeli ve kapı üzerinde 11, çerçeve altında 2 adet Grekçe kitabe mevcuttur. Kilisenin iç kısmı dikdörtgen planlı olup, tabanı taş döşemelidir. Kilisenin içerisinde kiliseyi doğu, batı doğrultusunda üç eşit parçaya bölen sekiz adet yuvarlak sütun bulunmaktadır. Sütunlar birbirlerine yuvarlak kemer ve ağaç hatıllarla bağlanmıştır. Kilisenin iç kısmındaki sıva üzerinde yer yer haç ve geometrik süslemeler gözükmektedir. Söz konusu kilise binası G.E.E.A.Y.K. 'nun (Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu) 08.04.1983 tarih ve 4227 sayılı kararı ile koruma altına alınmıştır.

8) Karabıyık Köprüsü

Karabıyık Köprüsü Yozgat Boğazlayan yolu üzerinde Karabıyık Köyü yol ayrımının yaklaşık 500 mt. kuzeyinde ve yola yaklaşık 200 - 250 mt. uzaklıkta Kanak Suyu üzerine Yavuz Sultan Selim tarafından Mısır seferine giderken (1516) senesinde yaptırılmıştır. Moloz taş üzeri düzgün kesme taş kaplama olarak yığma yapılan sivri kemerli iki gözlü ve taş korkuluklu bir köprüdür. Taş korkuluklara geçiş taşkın bir silme ile yapılmıştır. Korkuluklarında yıkılmalar ve duvarlarında yer yer dökülmeler göze çarpmaktadır. Kullanılmayan köprünün zemini asfaltlanmış olup, taş döşeme halen görülebilmektedir.

9) Akdağmadeni İstanbulluoğlu (Kilise) Camii

Avlu içerisindeki cami dikdörtgen planlıdır. Kesme taştan inşa edilmiştir. Girişte yuvarlak kemerli narteks sonradan kapatılarak sağlı sollu birer oda yapılmıştır. Narteks üç kemerlidir. Köşelerdeki sütunlar köşeli, ortadakiler yuvarlaktır. Güneydeki çan kulesi üzerine sonradan minare yapılmıştır. Minare girişi dışarıdan sağlanmaktadır. Çatı kenarları hafif dışa taşkın üzeri beşik çatılı ve kiremitle kaplıdır. İçerisi üç nefli ve tavanı tonozludur. Arka cephe üç bölümlü apsisi vardır. Yapı eskiden kilise olarak kullanılan ve günümüzde ise restore edilmiş ve şimdi cami olarak kullanılmaktadır.

10) Çandır Şah Sultan Hatun Türbesi

Yozgat İli, Çandır İlçesi'nde bulunan bu türbe Dulkadir Hükümdarı Alaüddevle Bey’in oğlu Şahruh Bey’in karısı ve Şehsuvar Bey’in kızı Şah Sultan Hatun’a aittir. Türbe içerisindeki lahitte yazılı H.905 tarihli kitabeden türbenin 1499–1500 yılları arasında yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Türbe içersinde yer alan lahidin sağ yanında “Eşhedü en la ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulullah,” lahdin sol yanında: “Hazihi meşhe-i merhumete ve mağfirete Şah Sultan binti Şahsuvar Beg,” lahdin ayakucunda: “Senete hamse ve tis’a mie (905/1499-1500)” ifadelerine göre türbe, Dulkadırlı Beyi Alâuddevle oğlu, Şahruh’un karısı Şah Sultan’a aittir. Türbeyi de kocası Şahruh Bey yaptırmıştır.
Şahruh Bey, 1485-1490 tarihlerindeki Osmanlı-Memlûk Savaşı sırasında, Osmanlı tarafını tutan amcası Şah Budak’ın, 1489 Mart ayında yaptığı bir baskında esir edilerek gözlerine mil çektirilen Bey’dir. Mil çekilmesi görmesine engel olmamıştır. Daha sonra Kırşehir beyi olan Şahruh, yörede birçok sanat eseri yaptırmıştır. Bu kümbet de karısı Şah Sultan’ın ölümünden sekiz-dokuz yıl sonra yaptırılmıştır. F. Sümer’in verdiği bilgiye dayanarak 1492 tarihli bir hüccette ölü olarak bildirilen Şah Sultan’ın türbesinin bir süre sonra yaptırılmış olabileceği belirtilmektedir. Türbelerin, ölümden önce veya sonra yapılması, Türk sanatında sık görülen özelliklerdir.
Mimari Özellikleri: Şah Sultan Hatun Türbesi, Anadolu’daki eyvanlı türbeler içinde, en önemli örneği teşkil eder. Çandır Şah Sultan Hatun Kümbeti altında kriptası olan, düzgün kesme taştan örülmüş sekizgen gövdeli ve içten kubbe, dıştan pramidal çatıyla örülü asıl bölümüyle buraya doğrudan eklenmiş, beşik tonozlu derin eyvana açılan iki kapısı düzgün profillerle çerçevelidirler. Kriptaya, üç basamaklı bir merdivenle inilmektedir. Gövde kısmına giriş kapısı kripta kısmının kapısının tam üstüne rastlamaktadır. Mermer profilli kapı çerçevesi, dıştan geniş silmelerle teşkilatlanmış, üstü kaş kemerli profillerle sivri şekilde sonuçlanmaktadır. Duvar yüzeyinden hafif taşkın profillerle, baskı kemerli asıl girişin üzerindeki alan, fazla derin olmayan beş sıralı mukarnasla değerlendirilmiştir. Bu mukarnas sıralarının altındaki boşlukta, içi katmerli çiçek motifleri vardır. Eyvanın sivri kemer şeklindeki beşik tonozun üst kısmı, türbe girişinin profili sivri kemeri ile birleşmektedir. İçeride kubbeye geçişte, içleri istiridye kabuğu şeklinde bezemelerle doldurulmuş, üçgen pandantifler kullanılmıştır. Kubbenin ortasında armut veya damla şeklinde sarkıtılmış kilit taşı bulunmaktadır. Kripta kısmı hafif basık aynalı tonozla örtülü ve kare planlıdır. Burası, güney ve kuzeyden iki mazgal pencere ile doğudaki giriş kapısından aydınlanmaktadır. Gövde kısmı, düzgün kesme taştan yapılmış, üzeri piramidal külahla temiz bir işçiliğe sahiptir.Gerek türbede, gerekse eyvan kısmında kullanılan açık kahve ve gri renkteki taşlarla alternatif örgü sistemi, türbenin estetik değerini artırmakta, güneyden ve kuzeyden açılmış birer büyük pencereyle, üst kısımlarda da küçük mazgal pencerelerle içerisi aydınlatılmıştır. Piramidal çatıya geçişte iki kaval silmenin altında, yapının sekiz yüzeyini de dolaşan mermer levhalar üzerine, kabartma harflerle Farsça beyitler yazılmıştır. Güney ve kuzeydeki bu mermer kitabelerin altında, üzerleri ışınvari şekilde dilimlenmiş, mazgal pencerelerin, süslü çerçeveleri bulunmaktadır. Eyvan kısmı, türbenin 2/3 yüksekliğinde ve derin beşik tonozlarla örtülüdür. Lambalı bir köşe taşıyla başlayan eyvan sivri kemerinde iki renkli taş kullanılmış olup içeride iki yanda türbe kapısına kadar uzanan 75 cm, yükseklikte şekiller bulunmaktadır. Türbenin çevresinde eski tarihli birçok mezar taşı görülmektedir. Küçük bir alanın etrafı duvarla çevrilmek suretiyle, türbe fazla zarar görmeden günümüze gelebilmiştir. Genel görünüşü bakımından oldukça yeni ve düzgün bir yapı özelliği arz eden türbenin içerisinde, Şah Sultan’ın sembolik lahdi bulunmaktadır.

11) Sorgun Karakız Ve Kazankaya Hitit Heykel Atölyeleri

Karakız Belediyesi hizmet binasının yaklaşık 500 metre kuzeyinde yer alan bir adet aslan heykelinin bulunduğu kayalık alanın Hitit Döneminde heykel atölyesi olarak kullanıldığını gösteren işlenmiş ve yarı işlenmiş bazalt taşlar tespit edilmiştir. Karakız Belediyesi'nin içinden geçen, Karakız Kadışehri yolunun yaklaşık 1 kilometre güneyinde yer alan Kazankaya Mevkii'nde 2 metre çapında oyulmuş su sarnıcı ve yarı işlenmiş bazalt taşlar tespit edilmiştir.

12) Nizamoğlu Konağı

Nizamoğlu Konağı Yapı 1871’den önce yapılmış olmalıdır. Bugün müze olarak kullanılan yapı kırma çatılı, iki katlı, meyilli bir zemine oturan, doğu yüzü sokağa bakan, etrafı ufak bir bahçeyle çevrili bir konuttur. Zemin kat “U” planlı sofa etrafında sıralanan depo ve servis odalarından oluşur. “U”nun yatay kolu kareye yakın dikdörtgen şeklindedir. Kuzeyde eksende bahçeye çıkış kapısı ile doğu ve batıda; güney-kuzey doğrultusunda dikdörtgen planlı düz tavanlı odalar yer alır.girişin tam karşısında ise yine aynı doğrultuda bir kiler bulunmaktadır. “U”nun dikey kolları üzerinde ise ikişer oda bulunmaktadır. Bu odaların arasında dikdörtgen koridorlar görülür. Bu koridorların batı kanattakine üst kata çıkış merdiveni yerleştirilmiştir. Merdivenin kuzeyindeki oda fırını olan mutfak şeklinde kullanılmaktadır. Üst kat alt katın tekrarı gibidir. Farklı yanı odalar daha büyük ve süslü, sofanın geniş ve eyvanlı olmasıdır. Bir sofa etrafına “U” şeklinde odalar sıralanmıştır. Sofanın güneyinde önü balkonlu bir eyvan bulunmaktadır. Odaların ön kısmını, sofa zemininden 1m. kadar yüksek bir galeri çevreler. Galerilerin ön kısmı birbirlerine bağdadi kemerlerle bağlanmış 10 ince ağaç sütun ve araları parmaklarla örülmüştür. Sofaya kuzey cephe ekseninde yer alan yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. Eyvanın iki yanındaki güneydoğu ve güneybatı köşe odaları özenle süslenmiştir. Bunlar gerek ahşap işçiliğinin, gerekse geç devir duvar resimlerinin çok değişik birer örneğini sunar. Bu odaların tavanları oyma, çakma, kafes oyma ve aplike tekniği ile yapılmış süslemelerle kaplıdır. Göbek kompozisyonu ortasında baş aşağıya sarkan çeşitli kıvrım ve çiçeklerden oluşan ajurlu bir sarkıt süsleme vardır. Bu sarkıtın dışa doğru güneş ışını gibi, kıvrımlı dal ve çiçeklerden oluşan uzantılar çıkar. Motifler aplike tekniği ile yapılmıştır. Giriş kapısının yanında yüklükler bulunur. Tavanın iç bükey kuşağında figürlü manzaralar gözükür. Kuru fresko tekniği ile yapılan bu resimler çok renkli bir anlayışla ele alınmıştır. Konu zenginliği göze çarpar.

13) Sorgun Salih Paşa Camisi

Sorgun ilçe merkezinde, Sorgun Çayı kenarında bulunan cami, 1813 yılında Salih Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami, 1955 yılında, batı duvarı dışında orijinal biçimine uygun olarak tamamen yenilenmiştir. Bugünkü cami kesme taştan kare planlı, kubbeli ve iki minareli olarak yapılmıştır. Kare planlı olan caminin duvarları altlı üstlü pencerelerle aydınlatılmıştır. Merkezi kubbe büyük yuvarlak kemerler üzerine pandantiflerin yardımı ile betonarme olarak oturtulmuştur. Cami son onarım sırasında yenilendiğinden, mihrap ve minberi ile birlikte içerisinde dikkati çeken herhangi bir bezeme bulunmamaktadır.

14) Sorgun Salih Paşa Camisi

Sorgun ilçe merkezinde, Sorgun Çayı kenarında bulunan cami, 1813 yılında Salih Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami, 1955 yılında, batı duvarı dışında orijinal biçimine uygun olarak tamamen yenilenmiştir. Bugünkü cami kesme taştan kare planlı, kubbeli ve iki minareli olarak yapılmıştır. Kare planlı olan caminin duvarları altlı üstlü pencerelerle aydınlatılmıştır. Merkezi kubbe büyük yuvarlak kemerler üzerine pandantiflerin yardımı ile betonarme olarak oturtulmuştur. Cami son onarım sırasında yenilendiğinden, mihrap ve minberi ile birlikte içerisinde dikkati çeken herhangi bir bezeme bulunmamaktadır.

15) Akdağmadeni Ziraat Bankası

Akdağmadeni Ziraat Bankası Dikdörtgen planlı, mermer ve kesme taştan inşa edilmiş iki katlı bir yapıdır. Ön cephe orijinalliğini büyük ölçüde korumuş, diğer cepheler ve iç kısım sonradan sıvanmış ve boyanmıştır. Zemin katta iki ayrı giriş olup biri zemin, diğeri üst kata çıkar. Zeminde sekiz adet pencere bulunur. Üst katta iki cumba üçer adet eli böğründe ile desteklenmektedir. Cumba üstlerinde birer üçgen alınlık ve bunların ortasında birer yuvarlak penceresi bulunur. Arka tarafta dörtgen planlı havuzu olan bir bahçeye sahiptir.

16) Salim Korkmaz Konağı

Geniş bir bahçe içerisinde yer alan konağın kuzeyinde başçavuş sokağı üzerinde bahçe girişi bulunmaktadır. Binanın kuzey cephesi hizasında görülen taş konsollardan içeri mevcut bahçe girişinin içe kaydırıldığı anlaşılmaktadır. Taşlık özgün taş döşemesi ile dikkat çekmektedir. Taşlığın batısında kalan konak Zemin+1 kat olarak inşa edilmiştir. Arazi eğiminden dolayı doğu batı yönlerinde tek katlı cephede iki katlıdır. Zemin kesme taştan, üst kat ise ahşap çatkı sistemiyle inşa edilmiştir. Yapı duvarları tatlı kireç sıvalıdır. Üst örtüsü ahşap kırma çatı olup marsilya kiremitle kaplıdır. Saçak altları ahşap kaplamadır. Yapının güney ve doğusunda birer adet giriş bulunmaktadır. Güney cephesinin orta kısmı içe çekilerek cephede hareket sağlanmıştır.

17) Yozgat Çamlığı Milli Parkı

Türkiye’nin ilk milli parkı olan Yozgat Çamlığı Milli Parkı, 1958 yılında milli park olarak ilan edilmiş. 264 hektarlık bir alanda yer alan Çamlık Milli Parkı, içerisinde Kafkas Çamı denilen 400-500 yaşlarında Karaçam türünü barındırıyor ve bu tür Türkiye’de sadece burada bulunuyor. Bunun yanı sıra, 43 familya ve 144 cins içinde toplam 212 bitki türü yer alıyor ve bunların arasında 30’a yakın endemik tür bulunuyor. Ayrıca Orta Anadolu’nun mevcut bilinen hayvan türleri ile birlikte Amerika’ya has ”Beyaz Kartal” olarak bilinen Altın Kartallar da burada yer alıyor.
Yozgat Çamlığı Milli Parkı içerisinde; karaçam dışında, meşe, ardıç ve sarıçam türleri de bulunuyor. Aynı zamanda kartal, kızıl şahin, küçük atmaca, kumru, delice, tarla kuşu, sığırcık, sarı asma, arı kuşu, ardıç kuşu, karga, serçe ve tepeli toygar gibi kuşlar ile birlikte yaban domuzu, tavşan, kızıl tilki, tarla faresi, kaplumbağa, yılan, kertenkele ve sincap gibi türlerde milli park içerisinde bulunuyor. Karaçam Ormanları, bitki örtüsü, topografik yapısı, yaban hayatı, manzarası, zengin rekreasyon kaynakları, kış ve yaz turizm olanakları, bol oksijenli havası, endemik bitki türleri ile muazzam bir yerdir. Karaçam türlerinin ve Beyaz Kartallar’ın korunmasına ve tanıtılmasına olanak sağlayan milli park, sosyal, kültürel ve turizm faaliyetlerine uygun olmasıyla ve dinlenme gibi ihtiyaçların karşılanmasıyla da kesinlikle Yozgat’ta gezilecek yerler listesinde olmayı hak ediyor.
Milli park, şehir merkezine çok yakın olduğu için hem yeme-içme hem de konaklama gibi ihtiyaçlarınızı da çok rahat bir şekilde giderebilme imkanına sahipsiniz. Ayrıca parkın içerisinde; kır lokantası, kamelyalar, çocuk oyun alanları, piknik üniteleri, yağmur barınağı, futbol ve basketbol sahası, seyir terası, dinlenme üniteleri, otoparklar ve oyun grupları yer alıyor.

18) Yozgat Fatih Tabiat Parkı

Akdağ Madeni Orman İşletme Müdürlüğü tarafından, 2007 yılında kent ormanı olarak ilan edilen Yozgat Fatih Tabiat Parkı, yeniden düzenlenmiş ve ziyaretçilerin hizmetine açılmıştır. Parkın içerisinde; piknik ve mangal üniteleri, yürüyüş yolları, spor tesisleri, çocuk oyun parkları, kamelyalar ve yağmur barınakları yer alıyor.

Resimler


whatsapp ile iletişime geç