TRABZON

TRABZON
1) Trabzon Kalesi

Araklı ilçesinde yer alan Trabzon Kalesi, Trabzon’un en meşhur simgelerinden biri haline gelmiş ve günümüze gelene kadar kendini korumayı başarmıştır. Şehrin en yüksek noktalarından birinde konumlanan kale, tarihi geçmişi ile büyük yankı uyandırıyor. Deniz kıyısından başlayıp tepelere kadar uzanan Trabzon Kalesi, yerli ve yabancı pek çok turist tarafından yoğun ilgi görüyor. Hem doğayla iç içe olupta yürüyüşler yapacağınız hem de tarihi bir yolculuğa çıkacağınız bu kale, Yukarı Hisar, Orta Hisar ve Aşağı Hisar olmak üzere üç bölümden oluşuyor.
Eski anıtlardan toplanan taşlardan inşa edilen Trabzon Kalesi’nin, M.Ö 2000’li yıllarda yapıldığı tahmin ediliyor. Fatih Sultan Mehmet’in, Trabzon’un fethinden sonra Karadeniz’den gelebilecek saldıralara karşı yaptırdığı bu kale, Bizans dönemine ait eski temeller üzerine inşa edilmiş. Kalenin Yukarı Hisar bölümü; iç kalenin koruyucusu ve akropol olarak kullanılmış. Farklı dönemlerde sürekli değişime uğrayan bu iç kale, diğer bölümlerden daha yüksek bir konumda yer alıyor. Hipodrom kalıntıları, kule, hamam ve saray gibi yapıların varlığından da bahsedilen kalede, Osmanlı dönemine ait bazı kitabeler su duvarları arasından çıkarak keşfedilmiş. Şimdi ise bu eserler Trabzon Müzesi’nde teşhir ediliyor.
Orta Hisar bölümü; diğer bölümlerin devamıdır ve İmparator II. Aleksios tarafından inşa edilmiştir. Bu bölüm içerisinde; imaret, Zağanos Kapıları, Tabakhane, Kule Kapıları, Panagia Chrysokephalos Kilisesi, Yeni Cuma Camisi, Hükümet Konağı, Zağnos Köprüsü, Kule Hamamı, Çifte Hamam, Amasya Camisi, Şirin Hatun Camisi ve Musa Paşa Camisi yer alıyor. Aşağı Hisar bölümü ise; Zağanos burcunun yanından denize kadar inen kısımdır ve doğusunda Pazar ve Mumhane Kapıları’nın yer aldığı bu surlar, güneye doğru ilerleyerek Orta Hisar surlarıyla birleşiyor. Bu kısımda ise; St. Andrea Kilisesi, Hoca Halil Camisi, Pazarkapı Camisi, Kundupoğlu ve Yarımbıyıkoğlu Evleri, Sekiz Düzenli Hamam, Tophane Hamamı, Hacı Arif Hamamı ve İskender Paşa Çeşmeleri gibi eserler bulunuyor.

2) Boztepe

Ortahisar ilçesinde yer alan Boztepe, Trabzon merkeze çok yakın bir mesafede konumlanıyor. Oldukça kolay bir şekilde ulaşım sağlayacağınız Boztepe, şehrin eşsiz manzarasını gözler önüne seriyor. Trabzon’u kuş bakışı seyredebileceğiniz bu yer, havası, manzarası, cafe ve çay bahçeleri ile muhteşem bir gün geçirmenizi sağlayacak türden. Ağaçlarla çevrelenmiş olan Boztepe, yemyeşil doğasıyla resmen sizlere kucak açıyor. Özellikle akşam saatlerinde, şehrin ışıkları yandığı zaman çok daha başka bir görüntüye büründüğünün de altını çizelim. Yerli ve yabancı birçok turist, ya gün batımını ya da gün doğumunu izlemek için buraya akın ediyor ve buradaki mekanlardan birini kapmaya çalışıyor. Erken vakitlerde geldiğiniz takdirde, sizde dün doğumunun müthiş manzarasına eşlik edebilir ve mekanlardan birine oturarak güzel bir kahvaltı yapabilirsiniz. Tam tersi olarak gün batımının manzarası için geldiğinizde de, kahvenizi ya da çayınızı yudumlayarak bu manzaraya eşlik edebilir veya güzel bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Uçsuz bucaksız deniz manzarasıyla, Karadeniz’den esen rüzgarın serinletici ve rahatlatıcı etkisi ile kendinizden geçecek ve neredeyse tüm dertlerinizden kurtulacaksınız. Bol bol fotoğraf çekebileceğiniz bir yer olan Boztepe, kesinlikle Trabzon’da gezilecek yerler listesinde yerini almalı.

3) Sümela Manastırı

Maçka ilçesinde yer alan Sümela Manastırı, Altındere Vadisi’ndeki Karadağ yamacında sarp bir kayalığın üzerine inşa edilmiş. Halk arasında Meryem Ana olarak da anılan Sümela Manastırı, denizden 1500, vadiden ise 300 metre yükseklikte konumlanıyor. Dağa yapışmış gibi görünen manastır, bir Rum Ortodoks manastır ve kilise kompleksidir. Bizans döneminde, keşiş yetiştiren bir okul olan manastırda, Aziz Lukas’ın yaptığı ikonalardan birinin mucize gerçekleştirdiğine ve ayazmalarından birinin de şifalı olduğuna inanılıyor.
Bir rivayete göre; Meryem Ana, manastırı yaptıran rahipler Barnabas ve Sophronios’un rüyasına girer ve manastırın içindeki mağarada Aziz Lukas’ın yaptığı ve melekler tarafından getirilen bir ikona olduğunu söyler. Biri İstanbul’da biri Atina’da olan iki keşiş, Trabzon’a gelir ve mağaradaki bu ikonayı bulur. Sonrada mağaranın girişine bir duvar örüp, bu yeri kilise haline getirirler. İşte bu rivayete göre, Hristiyanlar için kutsal olan hac noktalarından biri haline gelmiştir.
Sümela Manastırı Hakkında!
Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında, Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulan manastır, 6. yüzyılda İmparator Justinianus tarafından onarılıp genişletilmesi istenmiş. Onarılıp genişletilen Sümela Manastırı’nın, şimdiki halini 13. yüzyıldan itibaren sürdürdüğü biliniyor. 1200’li yıllarda kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği’nden III. Alexios zamanında, manastırın önemi bir hayli artmış ve bir hac noktası haline gelmiş. Osmanlı döneminde ise, padişahlar yapıya hiç dokunmamayı tercih etmiş ve bazı imtiyazlar tanımış. Yavuz I. Selim, iki büyük mum hediye ederken, Fatih Sultan Mehmet ise, manastıra dokunmayacağına dair bir ferman yayınlamış.
18. yüzyılda; manastırın birçok bölümü yenilerek, fresklerle süslenmiş, 19. yüzyılda ise; ek binalar yapılmış. Parlak bir dönemden geçen manastır, Rus işgali karşısında yenik düşmüş ve 1923 yılından sonra tamamen boşaltılmış. 1931 yılında, meşhur ikona ve kutsal eşyalar Atina’daki Benaki Müzesi’ne, 1952 yılında ise, Veria’da Sümela Manastırı adlı yeni bir manastır yapılmış ve müzedeki ikona ve kutsal eşyalar buraya taşınmış.
UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Sümela Manastırı’na, 100 basamaklı dar ve uzun bir merdivenden giriş yapıyorsunuz. Manastırın içerisinde; ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ve kutsal ayazma bulunuyor ve tüm bunların dışında toplam 72 oda yer alıyor. Manastırın giriş kapısının yanında muhafız odalarını, iç avlunun solunda freskli bir kilise haline getirilen mağarayı ve ona bitişik şapel ve manastır binalarını, sağında kütüphane ile birlikte keşişlerin ve misafirlerin odalarını görüyorsunuz. Ayrıca 2015 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sonucunda, ”Cennet ve Cehennem” ve ”Ölüm ve Yaşam” tasvirli fresklerin olduğu bir şapel, ”Çile Odası” ve ”Gözetleme Şapeli” keşfedilmiş.

4) Trabzon Müzesi (Kostaki Konağı)

Zeytinlik Caddesi’nde yer alan konak, 1900’lı yılların başlarında Banker Kostaki Teophylaktos tarafından inşa ettirilmiş. Konağın mimarları tam olarak bilinmese de, mimarlarının İtalyan olduğu düşünülmüş. Çünkü yapıda kullanılan birçok malzeme İtalya’dan getirilmiş. Banker Kostaki Teophylaktos 1917 yılında iflas edince, bu konak ile birlikte bütün varlığına haciz konulmuş ve konağı Nemlioğlu Ailesi satın almış. Milli mücadele zamanlarında karargah binası olarak kullanılan konak, Atatürk Trabzon’u ilk ziyaret ettiğinde, eşi Latife Hanım ile konaklaması için düzenlenmiş. Trabzon valisi Ali Galip Bey döneminde, kamulaştırılarak Hükümet Konağı olarak kullanılan yapı, daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsis edilerek Kız Meslek Yüksekokulu olarak hizmet vermiş. Son olarak, 1987 yılında Kültür Bakanlığı’na tahsis edilmiş ve restorasyon çalışmaları sonucunda, 2001 yılında Trabzon Müzesi olarak hizmete açılmış.
Müzenin bölümleri; Müzenin bodrum katı Arkeolojik Eserler bölümü, zemin katı Konak Teşhiri, birinci katı Etnografik Eserler bölümü ve asma katı İdari Bölüm olarak düzenlenmiş. Arkeolojik Eserler bölümünde; Eski Tunç, Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait mermer, bazalt, pişmiş toprak, metal, cam eserler ve sikkeler yer alıyor. Etnografik Eserler bölümünde ise; yöreye ait eserler ile birlikte İslami eserler ve Osmanlı dönemine ait eserler bulunuyor. Ayrıca müzenin ikinci katının, konak yaşantısını tasvir etmek adına düzenlenmiş olduğunu ve sayılı mimarlık örnekleri arasında bulunan konakta, bodrum hariç, tüm kat duvarlarının tamamen kalem işi süslü olduğunu söylemeden geçemeyiz.

5) Atatürk Köşkü Müzesi

Konstantin Kabayanidis tarafından 1890 yılında yazlık köşk olarak inşa ettirilen bina, Trabzon’a hakim Soğuksu sırtlarında, çam ormanları içerisinde yer alıyor. Büyük ve gösterişli Avrupa simgelerinin kullanıldığı binada, Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkileri fazlasıyla görülüyor. Köşkün dış cephesi taş işçiliği, iç cephesi ise Bağdadi tekniği ile yapılmıştır. Köşkün yerleri de dönemin fayanslarıyla döşenerek, aynı akımın etkisi olarak karşımıza çıkıyor. Köşkün giriş katında oturma odası, dinlenme odası, yemek odası ve misafir odası, birinci katında çalışma odası, büyük yatak odası, bekleme odası ve toplantı odası, ikinci katında ise iki küçük oda yer alıyor.
Atatürk, Trabzon’u ilk ziyaret ettiğinde yukarıda bahsettiğimiz konakta, şimdiki Trabzon Müzesi’nde, ağırlanmış. Soğuksu semtine yaptığı gezi sırasında ise bu köşkü görmüş ve çok beğenmiş ama konaklama fırsatı yakalayamamış. Daha sonraki yıllarda Atatürk, Trabzon’u tekrar ziyaret ettiğinde, bu köşkte ağırlanmış ve dolayısıyla çok memnun kalmış. Kendisi için düzenlenen köşkte iki gece kalmış ve bütün mal varlığını Türk ulusuna armağan etme kararı almış. Gerekenin yapılması için de Başbakan’a mal varlığının bir listesini yollamış. Trabzon ve Trabzonlular için büyük önem taşıyan bu köşk, Atatürk Köşkü olarak anılmaya başlanmış ve 1943 yılında müzeye dönüştürülerek hizmete açılmış. Atatürk Köşkü Müzesi içerisinde; 19. ve 20. yüzyıllar dönemlerine ait mobilyalar, porselenler, halılar, Atatürk’e ait tablolar ile daha birçok esere yer veriliyor.

6) Trabzon Ayasofya Müzesi

Ayasofya Mahallesi’nde yer alan bu tarihi yapı, Kral I. Manuel tarafından 1250 – 1260 yılları arasında bir manastır kilisesi olarak inşa edilmiş. ”Kutsal Bilgelik” anlamına gelen Ayasofya, Fatih Sultan Mehmed’in 1461 yılında Trabzon’u fethettikten sonra da kilise olarak kullanılmış. Ancak 1584 yılında sultanın emriyle Kürd Ali Bey tarafından bir minber ve müezzin mahfili kiliseye eklenerek camiye dönüştürülmüş. Uzun bir süre onarılmadığı için ibadete kapalı kalan cami, Müslüman cemaatin topladığı paralar ile Rus ustalar tarafından onarılmış ve yeniden camiye dönüştürülmüş. I. Dünya Savaşı sırasında, Trabzon’u işgal eden Rus ordusu tarafından depo ve askeri hastane olarak kullanılan yapı, 1964 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek müzeye dönüştürülmüş. Ancak 2013 yılında ise tekrardan Müslümanların ibadetine açılmış.
İç duvarları İncil’den hikayeler anlatan resimlerle bezenmiş olan kilise, rengarenk işlemelerle kaplıdır. Gemişte boyalar olmadığı için yumurta gibi malzemeleri kullanarak yapmış oldukları bu resimler, günümüze kadar gelmeyi başarmış. Bazıları silinse de, onarım görerek eskisi gibi yapılmaya çalışılmış. Adem ile Havva’nın yaratılışı kabartmalarla anlatılan yapıda, Komnenos Hanedanı’nın simgesi olan tek başlı Kartal motifi de yer alıyor. İçerisinde; ana tasvir İsa olan bir kubbe, onun altında bir kitabe kuşağı, daha da altta melekler frizi, pencere aralarında on iki havari, pandantiflerde ise İsa’nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlendiği görülüyor.

7) Trabzon Tarih Müzesi

Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği sokakta yer alan tarihi bir Türk evi kamulaştırılmış ve müze haline dönüştürülmüş. Ortahisar Belediyesi tarafından açılan bu müze, zengin koleksiyonu ile Trabzon’un hem kültürünü hem de tarihi geçmişini bizlere aktarıyor. Arşivinde 7 bin 800 belge ve 2 bin 200 adet fotoğraf barındıran Trabzon Tarih Müzesi, etnografik eşyaların sergilendiği tarihi değeri olan bir müzedir. Aynı zamanda müzenin içerisinde, şehri anlatan kitaplardan oluşan bir kütüphane de yer alıyor.
Trabzon Tarih Müzesi, tabii ki sadece bunlarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda en eski Trabzon kartpostalları, Trabzon Vilayeti ile ilgili yapılan resmi yazışmalar, Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı yıllarına ait belgeler, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait eserler ile birlikte daha birçok eser yer alıyor. Sizi geçmişte bir yolculuğa çıkaracak olan bu müze, en kapsamlı belge ve arşiv müzesi olmasıyla çok büyük bir önem taşıyor.

8) Nayino Dağ Evi

Trabzon – Düzköy’de bir tepede yer alan Nayino Dağ Evi, muhteşem bir manzaraya sahiptir. Trabzon merkezde konaklamak istemez ve doğayla iç içe olmak isterseniz, burası Trabzon’daki en popüler dağ evidir. Doğa içinde yer alan bu tesiste, 9 oda var ve 8 yaş üzerinde misafir kabul ediliyor. Bol oksijen depolayacağınız bu yere, kış aylarında gelirseniz sıcacık şöminenin yakınında, yaz aylarında gelirseniz bahçede eşsiz bir manzara eşliğinde güzel bir serpme kahvaltı ile güne başlayabilirsiniz. Yöresel yayla evleri tarzında döşenmiş bu evlerin, harika manzaraya eşlik ettiğini ve açık alanda bir salıncağa yer verdiğini söylemeliyiz. Şehrin gürültüsünden uzaklaşmak ve biraz kafa dinlemek için en ideal yerlerinden biri olduğu için, mutlaka Trabzon gezilecek yerler listesine eklemelisiniz.

9) Şahinkaya

Doğankaya Mahallesi’nde yer alan Şahinkaya, Trabzon’a 65 km, Düzköy’e ise 11 km mesafede yer alıyor. Tırmanış tutkunları için harika noktalardan biri olan Şahinkaya’da, kaya tırmanışı, trekking, dağ yürüyüşleri, foto safari gibi daha pek çok farklı aktivite yapabilirsiniz. Elverişli coğrafyası ile doğa sporları turizminin adresi olan bu yerde, aynı zamanda kamp yaparak konaklama ihtiyacınızı giderebilirsiniz. Mükemmel manzarasına karşı koyamayacak ve deli gibi fotoğraf çekmek isteyeceksiniz. Bu nedenle telefonlarınızın ya da fotoğraf makinelerinizin şarjını iyi ayarlayın

10) Ortamahalle

Akçaabat ilçesinde yer alan Ortamahalle, Osmanlı dönemine ait evleri, konakları, Arnavut kaldırımlı sokakları, çeşmeleri ile yerli-yabancı birçok turistin ilgisini çekmeyi başarıyor. Doğu Karadeniz’in Safranbolu’su olarak nitelendirilen bu yer, 1988 yılında kentsel sit alanı ilan edilmiş. Bu nedenle de günümüze kadar tarihini dokusunu korumuş ve bunu çok iyi bir şekilde taşımış. Tipik Osmanlı dönemi kent sivil mimari örneklerine sık sık rastlayacağınız bu yerde, sokakların, merdivenlerin, meydanların, duvarların, ağaçların ve dik yokuşların hala ilk günkü cazibesini koruduğunu gördüğünüzde çok şaşıracaksınız.
Osmanlı dönemi ile birlikte Roma ve Bizans gibi farklı medeniyetlerin de izlerini taşıyan Ortamahalle, tarihi ve kültürel değerler açısından Türkiye’nin en zengin mahalleleri arasında yerini alıyor. Sadece bu açıdan değil, aynı zamanda yörenin ürünlerini yakından tanıyacak ve yöresel lezzetlerin tatlarına bakma şansı da yakalayacaksınız. Ayrıca bol bol fotoğraf çekeceğiniz bir yerdir Ortamahalle… Evleri ve sokakları ile, geçmişten günümüze bir miras olarak kalan mahalleye, araçla ulaşımın zor olduğunu ve yaya olarak ulaşım sağlandığını da unutmadan söyleyelim.

11) Altındere Vadisi Milli Parkı

Maçka ilçesi sınırlarında yer alan Altındere Vadisi Milli Parkı, Trabzon’a 48 km, Maçka’ya ise 18 km mesafede konumlanıyor. Eşsiz manzaraya ev sahipliği yapan milli park, 4 bin 800 hektarlık geniş bir alan içerisinde yer alıyor. Etrafı ormanlarla çevrili olan bu milli park, aynı zamanda farklı bitki ve hayvan çeşitlerini de himayesinde barındırıyor. Tertemiz havası, kuş sesleri ve bakir doğasıyla huzur bulacağınız bir yer olan vadi, tam anlamıyla doğa harikası bir yerdir. 1987 yılından itibaren milli park statüsünde yer alan Altındere Vadisi, kültürel değerleri ve sportif etkinlikleriyle bir hayli ünlüdür.
Altındere Vadisi Milli Park sınırları içerisinde yer alan Sümela Manastırı’nı da buraya kadar gelmişken bir ziyaret etmelisiniz. Yukarıda bahsettiğimiz için tekrardan bahsetmeyerek, isterseniz orayıda gezi planınıza dahil etmeniz gerektiğini söylüyoruz. Bunun dışında, milli parkta trekking, kamp, doğa araştırmaları ve sportif balık avcılığı gibi etkinlikler yaparak gününüzü eğlenceli hale getirebilirsiniz. Yılın her dönemi açık olan tesisler, milli park çevresinde yer alıyor ve istediğiniz gibi konaklama şansı yakalıyorsunuz.

12) Haldizen Yaylası

Şerah Köyü’nden 16 km uzaklıkta konumlanan Haldizen Yaylası, bir diğer adıyla da bilinen Demirkapı Yaylası, Karadeniz’in en can alıcı noktalarından biridir. Demirkapı ve Karakaya Dağları’nın doruklarındaki buzul göllerinden gelen sular Haldizen Deresi’ni oluşturmuş ve bu oluşumdan akan sular bir heyelan gölü olan Uzungöl’ü meydana getirmiş. Böylece Haldizen Yaylası, Uzungöl’ün oluşumuna dolaylı olarak etki etmiş.
Haldizen Yaylası, geniş çayırlar ve mis gibi kokan dağ çilekleri ile olağanüstü bir yayladır. Bir orman yolundan kolaylıkla ulaşım sağlayacağınız bu yaylayı, Mayıs aylarından itibaren ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz. Üç mahalleden oluşan Haldizen Yaylası, Uzungöl ile birlikte mükemmel bir uyum içerisindedir.

13) Kadırga Yaylası

Trabzon-Gümüşhane il sınırında bulunan Kadırga Yaylası, Süme Köyü’nde yer alıyor. Merkezden 90 km uzaklıkta konumlanan yaylada, bakkal, lokanta ve manav gibi ihtiyaç duyacağınız şeyler mevcut. Her yıl Temmuz ayının üçüncü haftasında düzenlenen şenliklere katılabilir ve gönlünüzce eğlenerek stres atabilirsiniz.

14) Sera Gölü

Akçaabat ilçe sınırlarında bulunan Sera Gölü, Trabzon’a 12 km, Akçaabat’a ise 8 km mesafede yer alıyor. Uzunluğu 1200 metre olan bu heyelan set gölü, Yıldızlı ve Derecik belediyelerinin arasındaki Derecik Vadisi’nde oluşmuş. İsmini de, Yıldızlı’nın eski adı olan Sera’dan aldığı biliniyor. 1950 yılında vadinin yamaçlarından kopan büyük kayaçların vadi tabanını tıkaması sonucunda oluşan bu gölde, kopan parçalar o kadar büyük ki günümüzde hala o bölgeler anlaşılmaktadır. Bu kopmalar vadide derin uçurumların oluşmasına neden olmuş ve sonrasında ise bir depremi meydana getirmiş. Göl tam halini 18 günde almış ve hatta yöre halkı gölün oluşumuna yakından tanıklık etmiş.
Trabzon gezilecek yerler listesinin olmazsa olmazı olan Sera Gölü, 2010 yılında tabiat parkı ilan edilmiş. Göl kenarında yürüyüş ve piknik yapabileceğiniz bir yer olan Sera Gölü, yerli ve yabancı pek çok ziyaretçi tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Günübirlik dinlenme tesislerinden yararlanacağınız gibi, içerisindeki restoranda oturup manzara eşliğinde güzel bir yemek yiyebilirsiniz. Ayrıca çocuk eğlence parkında çocuklarınız eğlenirken, sizlerde semaverde çay keyfi yapabilir ya da göl bisikleti ile farklı bir aktiviteye imza atmış olabilirsiniz.

15) Aygır Gölü

Çaykara ilçesinde yer alan Aygır Gölü, 2740 metre yükseklikte konumlanıyor. Aynı zamanda Haldizen Dağları üzerinde bulunan göl, buzul gölü olmasıyla fazlasıyla dikkat çekiyor. Haldizen Yaylası ve Demirkapı Köyü’nden geçerek ulaşım sağlayacağınız Aygır Gölü’nü, eski adıyla da bilinen Anzer Gölü, Haziran-Ekim ayları arasında ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz. Göl kıyısında piknik yaparak, keyifli bir gün geçirebilirsiniz.

16) Balıklı Göl

Akçaabat, Düzköy ve Hıdırnebi Yaylası’na giden yolu kullanarak ulaşım sağlayacağınız Balıklı Göl, dağın başında yer alıyor desek yanılmayız. İsmini, gölün içerisinde yer alan alabalıklardan aldığı biliniyor. Dağın başında yer alan bu gölde, vakit geçirmek, piknik yapmak, bisiklet sürmek ve zipline yapmak…

17) Çalköy Mağarası

Düzköy ilçesinde, Çal Köyü’nün sırtlarında yer alan Çalköy Mağarası, bir diğer adıyla da bilinen Çal Mağarası, 8 km’lik uzunluğu ile dünyanın en uzun ikinci mağarası olma özelliğine sahip. Bir yer altı su kanalı olan mağara, içerisinde yer alan akarsu ve tarihi kalesiyle oldukça ilgi çekiyor. Mağaranın, Trabzon halkı tarafından astım ve sinüzit hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Yıl boyunca birçok ziyaretçiyi ağırlayan mağara, 400 metrelik bir yürüyüş alanına sahip olup, içerisinde dere, şelale ve gölet yer alıyor.
Yer altından gelen suları taşıyan bir mağara olarak bilinen Çalköy Mağarası’nın, mevsimsel olarak içerisindeki su miktarı değişiyor. Yağışlı zamanlarda su derinliği daha çokken, kurak zamanlarda bir hayli düşebiliyor. Girişte kuru olan mağaranın iç kısımlarına doğru gittikçe, havanın nemlendiğine şahit olabilirsiniz. 2003 yılında açık hale getirilen mağara, iki farklı şekilde meydana gelmiş. Trabzon merkeze 45 km mesafede yer alan mağara, sarkıtları, dikitleri, gölü ve diğer doğal şekilleri ile kesinlikle görülmeye değer bir yerdir.

18) Araklı Os Şelalesi

Araklı ilçesinde yer alan Araklı Os Şelalesi, aynı zamanda Erzurum’a giden yol üzerinde bulunuyor. Birçok ziyaretçinin uğrak noktası olan bu şelalenin çevresinde restore çalışmaları yapılmış ve gerekli yerlere tabelalar konulmuş. Bir kez olsun mutlaka ziyaret edilmesi gereken şelalede, ayrıca bir tarihi değirmen de yer alıyor. Şelalenin 5 km uzağında yer alan mekanda, bir mola verip güzelce dinlenebilirsiniz.

19) Aytaş Asmasu Şelalesi

Araklı ilçesinde yer alan Aytaş Asmasu Şelalesi, çoğu kimse tarafından bilinmiyor. Bölgenin en yüksek şelalesi olma özelliğine sahip olan Aytaş Asmasu Şelalesi, aynı zamanda Pazarcık Yaylası’na yakınlığı ile de bilenler tarafından sıklıkla ziyaret ediliyor. Yüksekliği 120 metre civarında olan bu şelale, ormanlarla çevrili olup, harika bir manzaraya ev sahipliği yapıyor. Hatta Türkiye’de bu kadar yükseklikte bir şelale olmadığını belirterek, daha çok turizme kazandırılmasını ümit ediyoruz. Bu nedenle Trabzon gezinizde, mutlaka bu az bilinen şelaleye uğramalısınız. Böylece rotanıza yeni yerler eklemiş ve keşfetmiş olacaksınız.

20) Uçarsu Şelalesi

Akçaabat’a 30 km uzaklıkta bulunan Uçarsu Şelalesi, Akpınar Köyü Simba Yaylası’nda yer alıyor. Yaklaşık 100 metre yükseklikte konumlanan şelale, üç köyün ortak sınırını oluşturuyor. Ormanlık bir alanda, ağaçların arasından dökülen şelale, temiz ve berrak bir suya sahip olmasıyla fazlasıyla dikkat çekiyor. Ancak yeterli tanıtım ve tesis yapılmadığı için, yine de gerekli ilgiyi tam olarak görememiştir.

21) Canik Şelalesi

Tonya ilçesinde yer alan Canik Şelalesi, ilçe merkezine 700 metre mesafede konumlanıyor. Şelalenin en dikkat çeken yanı, 1800 metre uzunluğundaki yürüyüş yoludur. Kazı yapılmadan, ağaç kesilmeden ve duvar örülmeden yapılan bu yolda, aynı zamanda ahşap zemin ve seyir teraslar bulunuyor.

22) Uzungöl

Çaykara ilçesine bağlı turistik bir mahalle olan Uzungöl, adını kıyısında bulunduğu gölden alıyor. Haldizen Deresi’nin önünü kapatmasıyla meydana gelen bu yer, her yıl yerli ve yabancı binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Trabzon’a 99 km, Çaykara’ya ise 19 km mesafede yer alan Uzungöl, sahip olduğu doğal güzellikleriyle Karadeniz turunun vazgeçilmez noktalarından birisidir. Türkiye’nin yağmur ormanlarının yer aldığı bölge olan Uzungöl, oldukça geniş ve zengin bir bitkisine sahiptir. Yörenin yaban hayatının yer aldığı 1.625 hektarlık alan, 1989 yılında tabiat parkı olarak belirlenmiş. Aynı zamanda Uzungöl, 2004 yılında Özel Çevre statüsü almıştır.
Denizde 1100 metre yükseklikte konumlanan bölgede, 60’tan fazla endemik bitki türü, 59 memeli ve 250 adet kuş türü yer alıyor. Yemyeşil doğası, sessiz, sakin ve huzur dolu atmosferi, içerisindeki canlı çeşitliliği ile gürültüden uzaklaşacağınız ve kafa dinleyeceğiniz bir yerdir burası. Her yıl Ağustos ayında düzenlenen şenliklere, konserlere ve etkinliklere katılabilir, birçok ulusal sanatçıyı canlı olarak dinleyebilirsiniz. Özellikle Havacılık Şenlikleri’nde mutlaka yamaç paraşütü yapmalı ve Uzungöl’ü kuş bakışı seyretme imkanını yakalamalısınız. Aynı zamanda ATV turu, doğa yürüyüşü, kuş gözlemciliği, heliski, safari, deniz bisikleti gibi birçok aktiviteyi yapmaya da hazır olun!

Resimler


whatsapp ile iletişime geç