KÜTAHYA
1) Kütahya Kalesi
Antik dönemden bu yana yerleşim alanı olarak kullanılan Kütahya Kalesi, 5. yüzyılda Bizanslıların yaptırmış olduğu surlar ile ve Selçuklular, Germiyanoğulları ve Osmanlılar tarafından yapılan restorasyon çalışmaları ve eklerle güçlendirilmiştir. Kale yukarı, iç ve aşağı olmak üzere üç bölümden ayrılmış olup sık yerleşmiş olan burçları moloz kesme taş karışımı ve tuğla sıralarından yapılmıştır.
Orta Hisar Mescidi olarak adlandırılan Yukarı Kale diğer ismiyle Kale-i Bala, Maruf Mahallesi’nde yer alıyor olup taş kapıda bulunan yazıttan Germiyanoğlu Süleyman Şah tarafından 1377-1378 yıllarında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Yapımında moloz taş ve köşelerde kesme taş kullanılan kiremit örtülü kalenin minare kaidesi, düzgün kesme taş arasında iki sıra ağaç hatılı döşenerek inşa edilmiştir.
Aşağı Hisar Mahallesi’nde yer alan ve aynı ismi taşıyan Aşağı Kale Mescidi altıgen şekilde olup küçük bir mescittir. Kerpiç ile sıvanmış olmasına karşın tamamen tuğladan yapıldığı görülmektedir. Mescidin hemen altında taşlardan yapılan su tesisi bulunmaktadır. Aşağı Kale’deki bu tesisin herhangi bir kuşatma sırasında susuz kalmamak adına yapıldığı varsayılmaktadır.
Evliya Çelebi’ye göre 72 burca sahip olan kale oldukça sık aralıklar ile yerleştirilmiştir. İçerisinde iki çeşme, iki mescit ve Cumhuriyet Dönemi’nde yapılmış bir döner gazino ve kır kahvesi yer almaktadır. Kütahya Kalesi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis edilmiş olan kalenin onarımlar ve iç kısımda çevre düzenlemeleri yapılmıştır.
2) Kütahya Saat Kulesi
Kütahya’nın merkez ilçesinde yer alan saat kulesi, 19. yüzyılda inşa edilmiş olup banisi Kütahya Valisi Fuat Paşa’dır. 30 Ağustos Ortaokulu’nun arka kısmında bulunan saat kulesine ulaşım yolu oldukça kolaydır. İki katlı kare planlı olarak inşa edilmiş ve yapımında kesme taşlar kullanılmıştır. Kulenin üst kısmı külahla örtülmüş olup Analcı Mescit’in karşısında bulunan Saat Kulesi, şehirde ziyaret etmeniz gereken yapılar arasında yer alıyor.
3) Lajos Kossuth Müzesi
18. yüzyıla sahip Türk Evi olan bu Macar Evi, Macar özgürlük savaşının önderlerinden 1802-1894 yılları arasında yaşamış olan Lajos Kossuth, ailesi ve 56 kişilik mülteci grubuyla birlikte 1850-1851 yılları arasında Kütahya’ da misafir edilmişlerdir ve Macaristan Anayasa Tasarısını bu evde hazırlamıştır. Bahçe içerisinde iki katlı olarak inşa edilmiş olan ahşap ev Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onarılarak Lajos Kossuth anısına müze olarak 1982 senesinde faaliyete açılmıştır. İçerisinde Lajos Kossuth’a ait eşyalar ile klasik Türk evine ait etnografik kültür varlıkları sergilenmektedir.
4) Anadolu Kültür Sanat Ve Arkeoloji Müzesi
Kütahya il merkezinde yer alan müze, Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığı bünyesinde olup Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından alınan izinle kurulup 2005 yılında ziyarete açılmış olup özel müze statüsü içerisindedir. Eski bir uçak hangarı düzenlenerek oluşturulan müze, Kütahya Müzesinin taş eserleri ile Müzenin kendisine ait arkeolojik eserleri, sikkeleri, çinileri ve Kütahyalı sanatçıların yağlı boya tabloları sergilenmektedir.
5) Yeniköy Peribacaları
Kütahya’nın Simav ilçesinde yer alan Yeniköy Peribacaları, Nevşehir‘de ki perbacaları ile aynı özelliklere sahiptir. Doğanın bizlere sunmuş olduğu bu güzellikleri yakından görmek adına mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Kiçir Ormanı içerisinde konumlanan bu peribacalarının bir diğer güzel yönü, yeşillikler ile iç içe olmasıdır. Foto safari ve turistik noktaları çekmek isteyen kişiler için muhteşem bir yerdir.
6) Frig Yürüyüş Yolu
Ankara-Eskişehir-Afyonkarahisar ve Kütahya illeri arasındaki antik yürüyüş yolu, Friglerin hakim olduğu dönemde oluşturulmuştur. Antik Dönem’de Friglerin hüküm sürdüğü vadilerden geçen yollar sizleri tarihi bir yolculuğa sürükleyecek. Toplam uzunluğu 506 kilometre kadar olan Frig Yürüyüş Yolu’nun parkuru uluslararası standartlarda hazırlanmış olup uzun bir yürüyüş ve bisiklet yoludur.
Kolay takip edilmesi adına rotanın hepsi uluslararası standartlara uygun olarak kırmızı-beyaz renklerle işaretlenmiş şekildedir. Aynı zamanda yürüyüşçülerin bilgilendirilmesi için rotanın başlangıç-bitiş noktalarına bilgilendirici panolar ve önemli kavşak noktalarına da yön tabelaları yer alıyor.
Yürüyüş yolu boyunca her bir adımda Friglere ait izlere rastlayabilirsiniz. Gordion, Seydiler ve Yenice Çiftliği’nden başlayarak Frig Vadilerine kadar uzanan bu güzergahlar, Friglerin eas yerleşim alanı olan Yazılıkaya Midas’ta birleşmektedir. Ana parkurların yanında bu parkurları birbirine bağlayan bağlantı yolları ve alternatif yollar da bulunmaktadır. Rotaların çoğunluğu da bisiklet kullanımı için elverişlidir.
7) Gediz Muratdağı Ocakoğlu Yaylası
Kütahya ilçesinde geçmekte olan Gediz ve Porsuk Nehirleri be Banaz Çayı’nın kavuştuğu noktada Murat Dağı ile karşılaşıyoruz. Kütahya ve İç Ege’nin en yüksek dağı olma özelliğine sahip dağ toplamda 2312 metredir. Dağın yamacında yer alan yayla ise 900’e yakın farklı bitkiler ile burayı öylesine güzel bir yer haline dönüştürmüştür. Yaz ayında gelirseniz tertemiz oksijeni, suyu ve açmış bitkisiyle size ev sahipliği yapacak. Orkide, lale, nilüfer, çiğdemin yanında meşe,kestane ve çam ağaçları ile güzelliğine güzellik katan yaylada hamam ve kaplıcalar yer alıyor. Kaplıca sularının pek çok derde deva olduğu bilinen bilgiler arasında. Bakanlar kurulu tarafından 1987 yıllında burası bir turizm kenti olarak tescil edilmiştir. Buraya ziyaret edenler için de ayrıca konaklama yerleri de mevcuttur.
8) Ilıcaksu Mesire Alanı
Kütahya’nın Domaniç ilçesine 5 kilometre mesafedeki Ilıcaksu Köyü sınırları içerisindeki Sarıkız oldukça hoş bir mesire alanıdır. Yerden fışkıran pınarların oluşturduğu küçük bir gölet görünümündeki Sarıkız, yeşillikler ile bütünleştiğinde harikulade bir görüntü oluşturuyor. Yıl boyunca 18 derece sıcaklıkta kalan su oldukça temizdir. Aynı zamanda mesire alanının etrafından pek çok sayıda da alabalık tesisi mevcut.
9) Ağaçköy Regülatörü Mesire Yeri
Kütahya il merkezine 15 kilometre uzaklıkta yer alan Ağaçköy Regülatörü mesire alanı, Kütahya Belediyesi tarafından piknik alanı olarak düzenlenerek halkın kullanımına açılmıştır. Yaklaşık olarak 50 dönümlük bir alanı kapsayan alanda; oturma alanları, büfe, çocuk oyun alanı, mescit, wc ve diğer bölümleri ile kaliteli bir hizmet sunuyor. Hafta sonları sevdikleriniz ile vakit geçirmek için oldukça uygun bir mekandır.
10) Kütahya Kent Ormanı
Kütahya şehir merkezine yakın noktada yer alan kent ormanı, yaklaşık 15 kilometre mesafede bulunuyor. Araç yolu ile kolaylıkla ulaşabileceğiniz ormanda piknik alanlarından yürüyüş parkurlarına kadar oldukça fazla etkinliği gerçekleştirebileceğiniz imkanlara sahipsiniz
11) Domaniç Ormanları
Yarattığı muhteşem manzarasıyla birlikte Domaniç Ormanları, Kütahya’da ziyaret edilmesi gereken yegane yerlerinden biridir. Hele ki ilkbahar ve yaz aylarında gelirseniz buraya yeşilin en güzel tonlarını birbiri içine geçmiş şekilde en doğal varlıkları yakından görebilme şansına sahip olacaksınız. Kaliteli oksijeni ve huzur sağlayan ortamı ile şehrin hengamesinden uzaklaşarak kafa dinlemeniz için birebir. Üstelik 30 kilometrekarelik bir alanı kapsayan alanda yürüyüş de yapabilirsiniz.
Ülkemizin en dikkat çeken noktalarından biri olan Domaniç Ormanları’nda dünyada yalnızca burada yetişen ağaç türleri bulunmaktadır. Anadolu Selçuklu Uç Beyi olan Ertuğrul Gazi yaz aylarını burada geçirirmiş. Doğal güzellikleri dışında tarihi açıdan da önemli bir yere sahip olup asırlık ağaçlarıyla sizi hem kendine hayran bırakacak hem de keyifli vakitler geçirmenizi sağlayacak.
12) Kaşalıç Tabiatı Koruma Alanı
İç Ege Bölgesi’nin etrafındaki ekosistemi ile donanmış, büyük bölümü Karadeniz orman ekosistemi özelliklerini yansıtan doğa parçası Kaşalıç Tabiatı Koruma Alanı; kayın-karaçam ormanları optimum yayılış kısımları doğal özellikleri bozulmamış bir örneğini oluşturmaktadır. Zengin bir alt flora ve yaban hayatına sahip olan tabiat alanı, meşe ve titrek kavaklarını da barındırmaktadır. Bir diğer türler ise; ahlat, armut, eğrelti sarmaşığı, sırım bağ, böğürtlen, öksürük otu, ısırgan, çiğdem, ayı üzümü, yüksük otu, papaz külahı, yabani çilek, noel gülü sayabiliriz. Hayvan türleri arasında da; Domaniç ormanlarında sık rastlanan ayı, yaban domuzu, geyik, tilki, tavşan, porsuk ve kirpi bulunmaktadır.
13) Çini Müzesi
Türkiye‘deki ilk ve tek çini müzesi olan Çini Müzesi, 1387 -1429 arasında yaşamış olan Germiyan Beyi II. Yakup Çelebi tarafından 1411 yılında yaptırılmış olup imaret, medrese, mescit, kütüphane ve hamam bölümlerinden oluşan külliyenin imaret ve türbe bölümü, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çini müzesi olarak onarılarak, 1999 yılında ziyarete açılmıştır.
Kubbeli ve şadırvan orta mekana, üç yönde kubbeli eyvan ile iki oda açılıyor. Türbe kısmında II. Yakup Bey’in çinili sandukası yer alıyor. Müzedeki vitrinlerde 14. yy.’dan günümüze kadar Kütahya ve İznik’te üretilen çini mimari elemanlar, çini kitabeler, çini vazo, tabak, pano ve çiniden yapılma ev gereçleri kronolojik bir sırayla sergileniyor. Girişinde son Germiyan beyi II. Yakup Çelebiye ait Osmanlı Türkçesiyle yazılmış dünyanın en büyük ikinci taş kitabesi bulunuyor. “Gök Şadırvan” olarak da bilinen müzede 1766 yılında fincancı ustaları ile kalfalar arasında imzalanan tarihteki İlk Toplu İş Sözleşmesi’nin metinlerini incelemeniz mümkün.
14) Aizanoi Antik Kenti - Kütahya
Aizanoi Antik Kenti Kütahya Çavdarhisar ilçe merkezinde, Kütahya’ya 50 kilometre uzaklıktadır. Penkalas (Kocaçay) Irmağı'nın yukarı kesiminde tanrıça Meter Steunene’nin kutsal mağarası civarında yaşayan Frigyalılar'ın öncüsü olarak antik kaynaklarda geçen Azan adlı mitoloji kahramanının, Su Perisi Erato ile efsanevi Kral Arkas'ın birleşmesinden Aizanoi şehrinin ortaya çıktığı düşünülmektedir.Aizanoi kenti, antik Frigya'ya bağlı olarak yaşayan Aizanitis’lerin ana yerleşim merkeziydi. Kentin yüksek platosu üzerinde bulunan Zeus Tapınağı'nın çevresinde yapılan kazılarda, MÖ 3 bin yıllarına ait yerleşim izlerinin ortaya çıktığı görülmüştür. Helenistik Dönem'de bu bölge değişimli olarak Bergama’ya ve Bithynia’ya bağlı iken MÖ 133’de Roma egemenliğine girmiştir. Roma imparatorluk döneminde tahıl ekimi, şarap ve yün üretimi sayesinde zenginleşmiş ve ünü bölge sınırlarını aşmış olan Aizanoi’de kesin kentleşme bulgularına ancak MÖ 1'nci yüzyıl sonlarına doğru rastlanmaktadır. Yine ilk sikkelerin bu dönemde basıldığı bilinmektedir.Aizanoi antik kenti en parlak dönemini MS 2 yüzyılda yaşamış, büyük imar faaliyetleri görmüş ve bu dönemde birçok yapı inşa edilmiştir. Erken Bizans Dönemi'nde piskoposluk merkezi iken, 7'nci yüzyıldan itibaren bu önemini yitirmiştir. Tapınak düzlüğü Orta Çağ'da bir hisara dönüştürülmüştür. Selçuklular Dönemi'nde Çavdar Tatarları tarafından üs olarak kullanılmasından dolayı buraya Çavdarhisar adı verilmiştir.Aizanoi 1824 yılında Avrupalı gezginlerce yeniden keşfedilmiş,1830-1840’lı yıllarda incelenmiş ve tanımlanmıştır. 1926 yılında M. Schede ve D. Krencker başkanlığında Alman Arkeoloji Enstitüsü'nce ilk kazılar yapılmıştır. 1970 yılından bu yana her yıl düzenli olarak kazı çalışmaları devam etmektedir.
Kalıntılar arasında Anadolu’daki en iyi korunmuş Zeus Tapınağı, 15 bin kişi kapasiteli tiyatro ve tiyatroya bitişik nizamda yapılmış 13 bin 500 kişilik stadyum, iki hamam, dünyanın ilk ticaret borsa binası, sütunlu cadde, Kocaçay üzerinde ikisi ayakta kalmış beş köprü, iki agora, gymnasium, Meter Steunene kutsal alanı, nekropoller, antik bir bent, suyolları, kapı yapıları bulunmaktadır. Aizanoi antik kenti Efes, Bergama, Side gibi kentlerle çağdaştır.
Zeus Tapınağı
Irmağın batı kıyısına 200 metre uzaklıkta etrafı sütunlu galerilerle çevrili 130,5x112 metre boyutlarındaki alanın ortasında, bir podyum üzerine kuruludur.
8x15 ölçülerinde 120 adet İon ve 4 adet Korint üslubunda sütunlarla dipteras planlı olarak inşa edilmiştir. Frig Tanrıçası Meter Steunene'ye adanmış olan yer altı cellasına inen ve çatıya ulaşan bir merdiveni bulunmaktadır. Anadolu'daki en iyi korunagelmiş İon düzenindeki tapınaklardan biri olan yapının bezemelerinden özellikle akroterleri ilgi çekicidir. Batı alınlığında orta akroter akant dalları ve yaprakları arasında Tanrıça Kybele'nin büstüyle bezenmiştir. Doğu alınlık akroterindeyse Zeus büstü bulunmaktadır. Dört sütunlu avlusu ve agorasıyla M.S. 117-138 yılları arasında yapılmış tapınağın ön galeri duvarlarında; İmparotor Hadrian'i ve Aizanoi için önemli hizmetler görmüş Apuleius'u öven yazıtlar yer almaktadır.