KAYSERİ

KAYSERİ
1) Kayseri Kalesi Ve Surları

Roma Dönemi’ne ait üçüncü yüzyıl eseri Kayseri Kalesi, altıncı yüzyılda Bizans Dönemi’nde kale ve surları daraltılmıştır. Kale bugünkü şeklini Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat zamanında yeniden inşa edilmiştir. Karamanoğulları ve Osmanoğulları dönemlerinde ise iki kez onarım geçirmiş olup, Orta Anadolu’da önemli ulaşım noktası üzerinde yer alıyor olması stratejik açıdan da bir hayli önemlidir. Geçmişten bu yana şehir merkezinde çeşitli eklemeler yapılan bir orta çağ kalesidir. Düzlük bir alanda inşa edilen tarihi kale, dış ve iç olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. İç Kale, Dış Kale’ye oranla daha yüksek yapıda olmasıyla çevresine de eklenen sur duvarları ile ayrı bir kale haline getirilmiştir. Dış sur ve burçlardan oluşan Dış Kale; şehrin korunması, yönetim merkezi ve genelde yerleşim alanı olarak kullanılmaktadır. Günümüze kadar ulaşabilmiş olan Dış Kalenin Ok Burcu ve Yoğun Burcu, l. Alaaddin Keykubat tarafından yapılmış olup Selçuklu Devlethane’yi çevrelemektedir.
İç Kale ise; Türkler Dönemi’nde çeşitli değişimlere uğrayarak çevre Sur ve Burçları ile Kapı Kuleleri yükseltilerek kullanım şeklinde değişiklikler yapılmıştır. Osmanlı zamanında şehrin herhangi bir savunmaya ihtiyacı olmaması sebebiyle İç kaleye de mahalleler kurulmuş ve var olan Fatih Cami Şerifi bu dönemde yapılmıştır. Fatih Sultan Mehmed’in fermanı ile Gedik Ahmed Paşa’nın gözetimi altında inşa edilmiştir. Kayseri Karamanoğulları’nın hakimiyetinden 1467’de Osmanlıya geçtiği sırada, Karamanoğlu Mescid-i Şerifi ismi almış olup mescidi harabe şeklindedir. Daha sonraları 1711, 1778, 1886 ve son olarak da 1990 senelerinde onarımdan geçmiştir.

2) Kayseri Saat Kulesi

Cumhuriyet Meydanı’nda konumlanmış olan Saat Kulesi II. Abdülhamit zamanında 1906 senesinde Tavlusunlu Salih Usta tarafından inşa edilmiştir. Kulenin hemen yanındaki dikdörtgen yapıdaki yapı, saat odası olarak kullanılmak amacıyla yapılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Kayseri’yi ziyaret ettiği sırada halka seslenmek için kullandığı bu bina, belirli bir dönem Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kayseri şubesi olarak da hizmet vermiştir.
Kare planlı olarak yapılan kulenin yüksekliği 10 metre olup, üç kattan meydana gelmektedir. Kesme taşlar kullanılarak yapılmış olan saat kulesinin üzeri piramidal çinko külah ile örtülmüştür. Doğu kısmında yer alan yuvarlak kemerli kapıdan içeri girdiğinizde silindir şekli olduğunu göreceksiniz. Ortadaki helezoni bir merdivenle saatin bulunduğu bölüme çıkan merdivenlerin ortasında 30 cmlik bir boşluk bulunuyor. Burada saatin kurulduğu ve çalışmasına yarayan silindir şeklindeki madeni ağırlık sarkmaktadır.

3) Eski Kayseri Evleri

Mimari açıdan süslemeleri ve kültürel özellikleri ile geçmişin ihtişamını gözler önüne seren Eski Kayseri Evleri, genel olarak taş ve ahşap kullanılarak yapılmış olup iki veya üç katlı bahçeli, avlulu ve doğa ile iç içe bir şekilde inşa edilmiştir. İklim şartlarına uygun olarak soğuğa karşı korunaklı ve bağ hayatına uyacak bir şekilde düşünülerek yapılmıştır. Dar sokaklarda 10 ile 30 kilometre mesafelik yan yana dizilmiş olan bu evler işlemeye uygun yumuşak taşlar kullanılmıştır.
Koca konaklar ve köşkler yapılmış olmakla birlikte genellikle normal bir ailenin evi, tokana, sofa, kiler, oturma odası, ahır ve avludan oluşmaktadır. Mimarisindeki zariflik ve ince süslemeler gözlerinizi kamaştıracak şekilde olup, şehri gezerken her an karşınıza çıkabilir. Hem Selçuklu ve Osmanlı Dönemi’nin hem de geçmiş dönemde yaşayan dönemlerin esintilerini görebileceğiniz bina ve kalıntıları sizi tarihin tozlu sayfalarına yolculuğa çıkabilirsiniz. Bunlardan bazısı; Osmanlı Dönemi’ne ait olup günümüzde hala ayakta kalan Güpgüpoğlu, Zennecioğlu ve Mollaoğlu konaklarıyla İmamoğlu ve Camcıoğlu evlerini ziyaret edebilirsiniz.

4) Cumhuriyet Meydanı

Şehrin kalbi olarak nitelendirilen Cumhuriyet Meydanı, gerek gezmek gerekse konaklamak için en doğru tercih noktalarındandır. Beş bin yıllık geçmişe sahip şehrin izlerini her bir köşesinde barındıran meydan yeniyle eskinin birbirine geçtiği muazzam bir yer. Burada yer alan Roma, Selçuklu, Osmanlı Dönemlerinde kullanılan ve tarihi M.Ö. 3. yüzyıla dek dayanan Kayseri Kalesi en ilgi çeken yerler arasında başı çekiyor. Meydanda dikkat çeken bir diğer yapı ise saat kulesidir. II. Abdülhamit döneminde inşa ettirilen eserin yapımında kesme taşlar kullanılmış olup, 1906 yılında Tavlusunlu Salih Usta tarafından planlanmıştır. Meydanın en hakim noktası da Bürüngüz Cami ile Kurşunlu Cami yer alıyor. Tek minareye sahip Kurşunlu Cami, 22 yaşına kadar şehirde yaşam sürmüş Mimar sinan’a ithafen yapılmış ancak kendisi tarafından yapılıp yapılmadığı konusunda pek çok rivayet söz konusudur. Şehri gezmeye bir yerden başlamanız gerekiyorsa şüphesiz orası Cumhuriyet Meydanı’dır.

5) Atatürk Evi ve Müzesi

Esasında İmamizade Raşit Ağa Konağı adı ile bilinen ancak yaygın adıyla bilinen Atatürk Evi ve Müzesi, 19. yüzyılda yapılmış Geç Osmanlı Dönemi’ne ait eski bir Türk evidir. Tarihi ve kültürel değeri bir kenara 1919 senesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün Kayseri’yi Heyet-i Temsiliye adına ziyareti sırasında bu konakta ağırlanması apayrı bir önem taşımaktadır. 1976 senesinde Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı olarak koruma altına alınan konak, bakanlık tarafından kamulaştırılmıştır.
1983 senesinde ise Atatürk Evi olarak faaliyete açılan müze, 1998 senesinde evin ikinci katında yapılan düzenlemeler sonucunda Atatürk Müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır. İnşa edildiği dönem ve yöre karakterinin yansıtan ev birbirinden şık mobilya ve süslemeler ile dekore edilmiştir. İçerisinde Atatürk’ün balmumu heykeli ve Kayseri ziyareti zamanına ait belge ve fotoğraflar siz ziyaretçileri için sergilenmektedir.

6) Etnografya Müzesi Güpgüpoğlu Konağı

1419 senesinde yapımına başlanan Güpgüoğlu Konağı, sonrasında yapılan eklemeleriyle birlikte şuan ki haline 18. yüzyılda kavuşmuştur. Müze içerisinde Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmekte olup, bunun yanı sıra 18. yüzyıl konak hayatını sizlere aktarabilecek şekilde tasarlanıp dekore edilmiş gelin odası, harem odası, misafir odası gibi odaları sayesinde de o dönemin atmosferi mükemmel şekilde hissedilmektedir.
Kayseri evlerinin en eski ve en iyi bakılmış evleri arasında yerini alan bu konaktan, 1649 yılında Kayseri’ye gelen Evliya Çelebi seyahatnamesinde bahsedilmiştir. 1976 yılında Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış olup, Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı olarak koruma altına almıştır. Etnografya Müzesi’nin taşınması üzerine 1998 yılında ziyarete açılmıştır. Müze binanın ikinci katında bulunuyor olup, en büyük odasında cam, çini, ahşap ve madeni eserler, diğer odasında ateşli, kesici ve delici silahlar ile erkek kıyafetleri ve küçük odasında ise kadın süs eşyaları ile kadın kıyafetleri sergileniyor.
Bunların yanı sıra toplam 1121 adet eser arasında; İslam devletlerine ait sikkeler kronolojik bir sıra halinde, el yazma Kuran-ı Kerimler, yazı takımları, icazetnameler, bakır ev eşyaları, halı ve kilimler yer alıyor. Yarı açık olarak yapılmış olan köşkte Türkmen Çadırı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait küpler, bahçesinde ise İslami mezar taşları ve taş tezyinat parçaları ziyaretçilerin ilgisine sunulmaktadır.

7) Amerikan Koleji Ve Hastanesi Binası

Kayseri’nin Talas ilçesinde ilk aşamada 1871 yılında Amerikan Kız Okulu 1882’de ise Amerikan Erkek Okulu açılmıştır. Kız okulu Paşa Konağı olarak bilinen binaya taşınmasının ardından 1909-1911 yılları arasında erkek koleji binası inşa edilmiştir. Her iki okulda 1914 senesine dek faaliyetlerini yürütmeye devam etmiştir. 1928 senesinde Cumhuriyet hükümetinden alınan izin le erkek okulu eğitim hayatına başlamış ve 1967 yılına dek çalışmaya devam etmiştir. I. Dünya Savaşı’nın sonrasında kız okulu binası hastaneye çevrilmiş ve günümüzde Amerikan Hastanesi binası olarak bilinen bu yer, yatakhaneler, müdür ve öğretmen lojmanları Erciyes Üniversitesi Sosyal Tesisleri olarak kullanılmaktadır.

8) Ahi Evran Esnaf Ve Sanatkarlar Müzesi

Tacettinveli Mahallesindeyer alan Ahi Evran Esnaf Sanatkarlar Müzesi, Büyükşehir Belediyesi tarafından onarılarak hizmete açılmıştır. Dört oda yer alan binada 500’den fazla eseri bünyesinde barındırıyor. Ahi Evran tarafından kullanılmış olan deri terbiye taşı ve tarihin derinliklerinde kaybolmaya yüz tutan çeşitli mesleklere ait araç ve gereçler ile mahalli eşyalar, 1178 yılında Ramazan ayında Ahi Evran dostlarından ve Kayseri alimlerinden Hasan Efendi’nin yazdığı Peygamberimiz ve halifelerin iş, yaşam ve ticaret ahlakından bahseden sözlerine ait el yazması sergilenen eserler arasında.
Bu eserlerin kimisi satın alınmış kimisi ise bağışlanmıştır. 13. yüzyılın başlarında Horasan’dan Kayseri’ye gelen Ahi Evran, Anadolu’daki Türk insanının sosyal, kültürel ve ekonomik durumları ile ilgilenmiştir. Esnaf ve sanatkarları bir araya getirerek sosyal bir teşkilatlanma kurmuştur. Bu teşkilata “ahilik” adı verilmiş ve faaliyetlerini sürdürmüştür. Burayı dergahı olarak kullanan Ahi Evran, ayrıca dericilik yapmıştır.

9) Kayseri Bilim Merkezi

Anadolu Harikalar Diyarı içerisindeki Kayseri Bilim Merkezi, 2300 metrekarelik kapalı sergi alanında, 160 adet sergi ünitesi bulunmaktadır. Sergi temalarından başlıcaları; Temel Bilimler, Günlük Hayat ve Teknoloji, Okul Öncesi ve Kayseri’dir. Tüm bunların yanı sıra eğitim programlarının gerçekleştirileceği atölye ve laboratuvar alanları ve planetaryum da yer almaktadır. Bilim merkezinin temel amacı ziyaretçilerinin interaktif ve etkileşimli olarak bilimsel olguların deneyimlemelerini sağlamaktır. Bilgiyi sıkıcı bir şekilde değil görsel, işitsel ve duyulara yönelik olarak hazırlanmakta ve bunu takiben sergiler, kimi zaman bilgisayar programları, mekanik ve elektronik düzenekler, kimi zaman da basit ahşap oyuncaklarla bilimi ziyaretçilerle buluşturmaktadır. Sergilerin hepsi yalnızca bir gruba ve yaş aralığına değil yediden yetmişe her yaştan insana hitap edecek şekilde tasarlanmıştır. Böylelikle çocuklu aileler bilim merkezini rahatlıkla ziyaret edebilmektedirler.
Planeteryum; astronomi ve gökyüzü ile ilgili tüm öğretici ve eğlendirici gösterilerin sergilendiği özel olarak tasarlanmış sinema salonunu andıran bir yapıdır. Yıldız, gezegen ve gök cisimlerinin gerçekçi bir şekilde yansıtıldığı kubbe biçimli büyük projeksiyon ekranı olan planetaryumlar böyle önemli özelliğe sahiptir. Bu alete uygun olarak hazırlanan filmler eşliğinde ziyaretçilere, bir DNA molekülüne ya da bir mikroçipin içine heyecanlı yolculuklar yaparak yaşadığımız dünyanın tüm ihtişamını keşfetmeyi sunuyor. Merkezin içerisinde günün yorgunluğunu atarak dinlenebileceğiniz kafe ve restoranlar da yer almaktadır.

10) Ali Dağı
 
Talas ilçesinin 10 kilometre güneyinde konumlanan Ali Dağı, Türkiye’deki en önemli paraşüt merkezlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Yamaç paraşütçülerinin 5 bin metre kadar yükselmesine ve 150 kilometre kadar da uzağa uçabilmesine imkan sağlıyor. Bu sebeptendir ki pek çok yamaç paraşütü şampiyonasına ev sahipliği yapmaktadır. Gerek yerli gerekse yabancı spor tutkunu pek çok kişiye kapılarını açan bu dağ, tüm bunların yanı sıra Kayseri’nin en güzel manzarasını doyasıya izlemek için ideal bir noktadır.

11) Erciyes Dağı (Kayak Merkezi)

Bulutları aşıp geçen zirvesi ve zirvesinden hiç eksik olmayan karı ile Erciyes Dağı, Kayseri’nin simgesidir. İç Anadolu’nun birinci, Türkiye’nin ise beşinci büyük dağı olma niteliğini taşıyan Erciyes, hem yazın hem kışın her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünerek yoğun olarak ziyaret edilmektedir. Bundan tam 30 milyon öncesindeki patlamaları sonucunda Kapadokya’nın oluşmasına vesile olan sönmüş volkan Erciyes, erimeyen karı sebebiyle Hititliler tarafından Beyaz Dağ anlamına gelen bir isim konulmuştur.
Harkasos toz karı, zorlu tırmanma rotaları, çeşitli florası, faunası ve yayları ile kayak sevenlerin, profesyonel sporcuların ve maceracıların her mevsim akınına uğrayan Erciyes Dağı, sunduğu konforlu konaklama imkanları sayesinde de harika bir tatil sizleri bekliyor. Yüksek kar kalitesine sahip olması sebebiyle, Türkiye’de dağcılık ve buzul tırmanışları için en çok profesyonel sporcular tarafından tercih edilmektedir. Kayak merkezi olarak adından söz ettiren bu yer, günümüzde oldukça popüler. Kışın yapılan dağcılık ve yürüyüş aktiviteleri ve yazın yapılan trekking turları turizmi her daim canlı tutmaktadır.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı önemli yatırımlar ile Erciyes Master Projesi neticesinde Türkiye’nin en gelişmiş ve büyük kış sporları ve turizm merkezi haline çevrilen Erciyes Dağı, hep olduğu gibi hala da kayak tutkunlarının vazgeçilmezidir. Kayak merkezindeki 25 kilometrelik alanın içerisinde yer alan ikisi gondol 19’u ise mekanik tesis ağı ile çeşitli noktalarda kayak yapabilme imkanı sağlıyor.
Alp’ler kalitesinde 102 kilometre uzunluğunda toplam 34 farklı kayak pistine sahip. Bu pisterlerin 70 kilometrelik bölümü her gün düzenli olarak snowtruck’lar ile ezilerek kayakçılar için uygun hale getiriliyor. Bir diğer önemli özelliği ise Türkiye’deki en gelişmiş suni karlama sistemine sahip olup, kar olmasa da kar üreterek sezon boyunca pistlerin açık tutulmasıdır ve tabi ki esinti alan bölge dünyanın en iyi snow kite pistlerine de sahip.

12) Zamantı Irmağı

Kayseri Pınarbaşı ilçesinde yer alan Zamantı Irmağı, Seyhan Nehri ve havzasını besleyen iki büyük koldan biri olup Pınarbaşı, Tomarza, Develi ve Yahyalı ilçelerinden geçmektedir. Seyhan Nehri’ne ulaşıncaya kadar dar ve derin vadileri aşarak Kayseri’nin Tahtalı Dağları’nı bir başından öbür başına geçmektedir. Gerek uzunluğu olsun gerek debisi veya kanyonları her açıdan profesyonel ve amatör raftingcilerin rahatlıkla kullanabilecekleri parkurlarıyla da oldukça önemli bir rafting parkuru haline gelmiş durumdadır.
Toplam uzunluğu 18 kilometre uzunluğa sahip Zamantı Irmağı, Türkiye’deki rafting yapılan önemli akarsular arasında yerini alıyor. Raftinge teşvik etmek gayesiyle Kayseri Valiliği, Yahyalı’da her sene rafting şenlikleri düzenlenmektedir. Nisan ve eylül ayları arası bu sporu gerçekleştirmek için oldukça uygundur. Herhangi bir sağık problemi yaşamayan her 15 yaş üzeri kişi rafting yapabilmektedir.
Türkiye’de rafting yapılabilen sayılı nehirlerden biri olan Zamantı, taşıdığı suyun kapasitesi oldukça yüksek olup geçtiği tüm her yere can veren ve etrafının zenginliğini artıran bir yerdir. Irmağı besleyen bir doğal güzellik ise Kapuzbaşı Şelaleleri ve onuna birlikte Boran, Çermişek, Kuş, Tahtacık, Bercan, Tahtalımezar, Kuru ve Alagöz gibi çay ve dereler de suları ile beslemektedir. Irmağın içerisinde yaşam süren endemik akarsu balıkları yönünden oldukça önemlidir. Barbatula sementica, Barbatula seyhansis ve Salmo platycephelus türleri ne yalnızca Zamantı ve kollarında rastlamak mümkün. Irmağın hayat verdiği doğa boyunca birbirinden güze kuşlar sesleriyle gürül gürül akan suya eşlik eder.

13) Gesi Bağları Ve Güvercinlikler

Anadolu’nun bazı yerlerinde önceki dönemlerde bağ ve bahçelerde kullanılması üzerine gübre ihtiyacı için yabani güvercinlerin belli bir sisteme göre yetiştirildikleri bilinenler arasındadır. Anadolu’nun pek çok yerinde güvercin gübresi bağ ve bahçecilikte kullanılıyor olup, değeri oldukça yüksektir. Gübre ihtiyacı için yabani güvercin bakıcılığında düzenli olarak toplanabilmesi adına birtakım yapılara gerek duyulmuştur.
Türkiye’de değişik mimari tarza sahip olan üç tip güvercinlik bulunuyor. Kapadoky’daki güvercinlikler kayalara odacıklar şeklinde yapılmışken, Diyarbakır Boranhaneleri kerpiç bina şeklinde yapılmıştır. Gesi Bağları güvercinlikleri ise kule tipi olarak nitelendirebileceğimiz yapı taşlar ile örülerek inşa edilmiştir. Bu tip güvercinlikler yalnızca Gesi Bağları’nda görülmektedir. Bağların altındaki yeraltı odasının Türkiye’ye özgü olması yurt dışındaki benzerlerinden önemli bir ayrım noktasıdır.

14) Sultan Sazlığı (Kuş Cenneti)

2006 senesinde milli park olarak ilan edilen kuş cenneti, Develi Ovasında yer alıyor olup toplam büyüklüğü 24 bin 357 hektardır. Manyas Gölü’nden sonra ülkemizdeki ikinci önemli kuş cenneti olarak bilinmektedir. Kayseri’den 70 kilometre mesafedeki Erciyes’de yer alan Sultan Sazlığı, yaklaşık 300 kuş türüyle birlikte 400’e yakın bitki türü ile doğa gözlemciliği yapmak isteyenler için adeta bir cennettir. Kuş türlerinin arasında; turna, filamingo ve dikkuyruğunda olup kimisi yaşam alanı olarak kullanırken kimisi dinlenmek veya yavrularını doğurmak için bu sulak alanı tercih ediyorlar. Bu sazlıkların içerisinde kayıklar ile gezintiye çıkabilir, mavi-yeşil ve sarının yarattığı muhteşem uyum eşliğinde bu birbirinden güzel kuşların fotoğraflarını çekebilirsiniz.
Gölde nilüfer ve süsen, bununla birlikte çok sayıda yüzen saz adacıkları yer alırken, bu tatlı su gölü güney ve kuzeyde tuzlu bir göl olan Yay Gölü ile ayrılmaktadır. Afrika ve Avrupa arasındaki göçmen kuşların kullandıkları iki ana kuş göçü yolunun bu bölgede kesişmesi sebebiyle Türkiye’nin en önemli sulak alanlardan birisidir. Erciyes yamaçlarında bulunan Sultan Sazlığı, doğallığı bir yana ekonomisine hasırcılık ve el sanatları alanında da büyük katkı sağlamaktadır. Bazı bilinçli köylüler sonbahar zamanı ürettikleri saz ve sazlardan yaptıkları el sanatlar ile ekonomiye katkıda bulunmaktadırlar

15) Yedigöller

Hacer Vadisi’nin hemen ardından gelen Yedigöller, 3000-3500 metre rakımlı bir vadide yer alıyor olup Aladağların en yüksek, en geniş ve en güzel platosu ve peyzaj alanıdır. Karların erimesiyle oluşan yüzlerce gölden yalnızca yedisinin suyu hiç eksik olmuyor. Göllerden birinin derinliği 80 metre olup bu yedi gölün kurumaması üzerine Yedigöller ismini almıştır.
Kapuzbaşı Şelalelerini, Yedigöller’deki eriyen kar suları beslemektedir. Hacer Ormanı ve Kapuzbaşı Takım Şelaleleriyle birlikte , Aladağların en yüksek ve en geniş platosunu Yedigöller, Toros Aladağlar Milli Parkı’nın en önemli bölümüdür. Coğrafik yapısı sebebiyle ülkemizdeki önemli doğa yürüyüşü alanlarından biri olup, taban yüksekliği ortalama 3100 metre olan Yedigöller Hacer Boğazı’ndan başlayarak yükselti kaybederek Hacer Vadisi ve Ormanına ve sonrada Kapuzbaşı Şelalelerine devam eder.
Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde konumlanan bu göller dağ-buzul gölleri, yüksek dağ bitkileri, yaban hayatı, buzul ve buzul kayalıkları ile temmuz ayında eşsiz bir manzaraya ev sahipliği yapar. Temmuz ayına girildiği hafta göl sayısı seksene yaklaşmaktadır. Karların erimesiyle birlikte sonbahar ve ilkbahar çiçekleri kendini göstermeye başlamaktadır. Göllerin içerisinde yaylacılık, buzul ve kaya tırmanışı, doğa yürüyüşü, yamaç paraşütü, kamp alanı, balon etkinlikleri ve turizm ekonomisi açısından çok güçlü bir potansiyel değeri ifade etmektedir.

16) Şeker Gölü

Kayseri Kocasinan’da yer alan Şeker Gölü, gerek doğası gerekse sahip olduğu manzara ile muazzam bir yer. Keykubat Dağı’nın yamaçlarında konumlanıyor olup önceki dönemlerde Keykubat Gölü olarak isimlendiriliyordu. Şimdilerde şeker fabrikasının bu arazi içerisinde yer alıyor oluşu nedeniyle ismi Şeker Gölü olarak anılmasına vesile olmuştur. Gölün güneybatısında I. Alaaddin Keykubat’ın kendi için yaptırmış olduğu köşk yer alıyor. Köşk son dönemlerde belediye tarafından turizme kazandırılması adına çalışmalar devam ediyor.

17) Palas Tuzla Gölü

Eşi benzeri görülmemiş doğası ve muazzam atmosferi ile kendine hayran bırakan Palas Tuzla Gölü, Kayseri’nin en güzel bölgelerinden biridir. Şehir merkezine 40 kilometre mesafede yer alan göl,ovanın batı bölümünde yer almaktadır. El değmemiş olan bu doğal güzellik 1993 yılında 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Doğal güzelliği bir yana tarihiyle de dikkat çeken bu gölün çevresinde ilk yerleşim M.Ö. 2000 yılında gerçekleşmiştir.
Daha sonra sırasıyla Hititler, Dulkadiroğulları ve Osmanlı tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Farklı habitatların bir arada görüldüğü göl, yerli ve yabancı gözlemci bilim adamı ve doğa severlein bölgeyi ziyaret etmesini sağlamaktadır. Kuş gözlemciliği, doğa fotoğrafçılığı, doğa gezileri, gölün batısındaki çamurluk alana kurulan sosyal tesislerde de çamur banyosu imkanı gibi turizmi olanakları da mevcuttur.

18)  Engir Gölü

Korkmaz Vadisi eko sistemi sınırlarında bulunan Engir Gölü, doğal sit alanı olarak koruma altına alınmış olup içerisinde barındırdığı canlı zenginliği ile kent merkezine tertemiz oksijen sağlıyor. Canlılardan bazıları turna balığı, kaplumbağa, onlarca tür kuş, yılan, tilki, domuz şeklindedir. Türkiye’deki en büyük kuş yaşam merkezlerinden biri olan Engir Gölü Sazlıkları ve Kuş Cenneti, Kayseri’yi ziyaret eden pek çok kişi tarafından sıklıkla gidilmektedir. Toplamda 140 kuş türünün yaşadığı gölde yaratıcılığınızı konuşturabileceğiniz fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.

18) Kapuzbaşı Şelaleleri

Beşi küçük ikisi küçük olmak üzere birbiri ardına dökülen Kapuzbaşı Şelaleleri yükseklikleri 40 ile 60 metre kadar olup her biri bir tanesi dereyi besleyecek güçtedir. Dünyadaki en yüksek ikinci şelalesi olan Kapuzbaşı Şelalesi, gören herkesi kendine hayran bırakmaktadır. Uganda‘da yer alan Victoria çağlayanı hariç, ABD‘de bulunan Niagara’dan, Finlandiya‘da yer alan İmatra’dan, Erzurum‘daki Tortum’dan, Antalya‘daki Düdenden ve Manavgat’tan daha büyük olan şelalenin aktığı yerin rakımı 700 metredir.
Yahyalı ilçesi Küçükçakır Köyü sınırları içerisindeki Ensenin Tepesi’nde yer alan şelale, yıl boyunca gür akan su fazla yüksekte olması sebebiyle yurdumuzun en büyük şelaleleri arasında yer almaktadır. Dağın yamaçlarından ahenkle akan bu yedi şelale, doğanın adeta bir armağınıdır. Çevresinde piknik yapabileceğiniz alanları ve suyun dinginlik veren sesiyle harika bir gün geçirmek için bir imkan sunuyor. Aynı zamanda popüler bir trekking rotası olup benzersiz bir manzara eşliğinde yürüyüş deneyimi sağlıyor.

19) Derebağ Şelalesi

Kayseri‘nin Yahyalı ilçesine 10 kilometre uzaklıkta bulunan Derebağ Kasabası ile aynı ismi taşıyan Derebağ Şelalesi önemli turistik bir noktadır. Doğanın kucağına kendinizi bırakacağınız şelale, yaklaşık 15 metrelik yüksekliğe sahiptir. Yahyalı Belediyesi’nin yapmış olduğu düzenlemeler ile pek çok ziyaretçiyi ağırlamaya devam ediyor. Kır kahvesinin yanında karnınızı doyurup aileniz ile vakit geçirebileceğiniz restoranlar yer almaktadır. Uzun uzun yürüyebilir, fotoğraf çekebilir ve şehir stresinden uzak huzuru burada bulabilirsiniz.

20) Soğanlı Vadisi

Kayseri’yi gezerken sürekli olarak karşınıza bir doğa harikasının çıkmasına hazır mısınız? Yeni yerler keşfedebileceğiniz şehirde, Soğanlı Vadisi turistlerin ilgisini çeken bir yer haline gelmiştir. Vadi üzerinde pek çok sayıda kaya kilisesi yer alıyor olup mağaralar evler ile iç içe geçmiş durumdadır. Bu kaya kiliselerin geçmişi M.S. 4. yüzyılla dayanmaktadır. Tarih ile doğanın iç içe geçtiği vadi, sizlere baştan sona farklı bir coğrafya sunuyor.

21) Yamula Barajı

Kızılırmak Nehri’nin üzerinde yer alan Kayseri’nin 25 kilometre uzaklığındaki Yemliha Köyü yakınlarında yer alıyor. 2003 senesinde su tutmaya başlayan baraj, 65-10 kilometre boyutlarına sahip büyük bir gölü anımsatmaktadır. Bu baraj gölünde her sene yelkenli, kürek, yüzme, off-shore ve kano yarışları tertip edilmektedir. Balığınızı tutarken tekne yarışlarını da görebileceğiniz barajın çevresi ise mesire ve piknik alanı olarak kullanılmaktadır.

Resimler


whatsapp ile iletişime geç