GAZİANTEP

GAZİANTEP
1) Gaziantep Kalesi

Alleben Deresi’nin güney kenarında yer alan Gaziantep Kalesi, yaklaşık 25 metre yükseklikte olup, herkes tarafından fazlasıyla dikkat çekmektedir. Kalenin ne zaman ve kimler tarafından inşa edildiği tam olarak bilinmese de, bununla ilgili çeşitli efsaneler anlatılmaktadır. Yaklaşık 6 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen kalenin, bir höyük üzerinde inşa edildiği ve MS 2. ve 3. yüzyıllarda ise kale ve çevresinde ”Theban” isimli küçük bir kentin yer aldığı biliniyordu. Zaman içerisinde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda, MS 2. ve 4. yüzyıllarda, kalenin ilk olarak Roma döneminde bir gözetleme kulesi olarak kullanıldığı bilgisine ulaşılmıştır.
Kalenin günümüzdeki halini ise, MS 6. yüzyılda, ”Kaleler Mimarı” olarak adlandırılan Bizans İmparatoru Justinyanus döneminde aldığı biliniyor. Kalede 12 adet kule bulunuyor ve Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde kalenin 36 burcundan bahsediyor ancak günümüzde bunlardan sadece 12 tanesini görebiliyoruz. Gaziantep Kalesi, Memluklular, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar tarafından ihtiyaca göre zaman zaman onarılmıştır. Sonraki yıllarda, Mısır Sultanı Kayıtbay tarafından elden geçirilen kalede, ana kapı ve kale köprüsünün iki yanındaki kule Kanuni Sultan Süleyman tarafından yeniden yaptırılmıştır.
Kalede, 1989 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Gaziantep İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından kazı ve restorasyon çalışmaları yapılmış ve halen Gaziantep Arkeoloji Müzesi tarafından süren çalışmalar sonucunda Osmanlı dönemine ait bir hamam ve bir cami ortaya çıkmıştır. Kale, günümüzde ise Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panaroması Müzesi olarak kullanılıyor. Müze içerisinde, Gaziantep’in gösterdiği savunmayla ilgili bir sunum yer alıyor.

2) Tarihi Antep Evleri (Bey Mahallesi)

Atatürk’ün, Türkiye’de resmi olarak nüfusa kayıtlı olduğu mahalle olan Bey Mahallesi, Gaziantep’in simgesel bir yapısı ve tarihinin beşiği desek yanılmayız. Mahallede yer alan 1500’lü yıllardan kalma tarihi taş evler ise, kesinlikle görülmeye değer yapılardır. Bu tarihi taş evlerin bir kısmı restore edilerek cafe ya da restorana dönüşse de, hala önemini koruyor diyebiliriz. Sadece taş evler değil, aynı zamanda Oyuncak Müzesi, Atatürk Anı Müzesi, Etnografya Müzesi ve Hamam Müzesi de burada yer alıyor.
Tarihi dokusu hiç bozulmayan bu mahallede, 20. yüzyıla kadar Müslümanlarla, azınlık Ermenilerin kapı komşusu olarak bir arada yaşaması da ne derece önemli olduğunu gösteriyor. Özellikle Ermenilerden kalma konaklar ile St. Mary Kilisesi yani Kurtuluş Cami’nin hala yer alması da bunu kanıtlayacak nitelikle.
İki katlı veya üç katlı olan bu eski evler, yöreye özgü taşlarla inşa edilmiş ve sokakları dolaşırken, evlerin mimarisi ve dokusuna hayran kalacağınız bir gerçek! Özellikle bazı eski evlerin, pekmez veya zeytinyağı gibi yiyecekleri depolamak için mahzen olarak kullanıldığını görecek ve dikkatinizi daha da çekecek. Kilise ve camilerinin yan yana oluşu, dar taş sokakları, tarihi taş evleri ve çeşit çeşit müzeleriyle Bey Mahallesi, Gaziantep gezilecek yerler listesinde mutlaka yerini almalı!

3) Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi

Bayazhan, 1909 yılında bir tütün tüccarı olan Bayaz Ahmet Efendi tarafından inşa ettirilmiş ve 2009 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından müze haline getirilerek, Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi adıyla faaliyete geçmiştir. Gaziantep kent kültürü ve tarihinin tanıtılması amaçlanan müzede; yöresel el sanatları, bakırcılık, kalaycılık, Antep çeyiz takımı, yemenicilik, baklavacılık, kilim, halıcılık, eğlence, mesken ve yemek kültürü, fıstık tarımı gibi konular kısa tanıtım filmleri ile birlikte mankenlerle anlatılmaktadır.
Gaziantep’in tarihi, turistik yerleri, doğal güzellikleri, ekonomisi, el sanatları ve mutfak kültürü hakkında ne varsa her şeyi bu müzede öğrenebilir ve yakından tanıma şansı elde edebilirsiniz. Müzede; sadece kardeş şehirler teşhir salonu, sergi mekanları, kentin önemli mimari yapılarının maketleri yer almıyor, aynı zamanda yöresel yemeklerin sunulduğu restoran ve cafe, yerel el sanatlarının sergilendiği mağazalar da yer alıyor.

4) Emine Göğüş Mutfak Müzesi

Gaziantep Kalesi’nin güneyinde yer alan Göğüş Konağı, 1904 yılında inşa edilmiştir. Türkiye’nin ilk Turizm ve Tanıtma Bakanlarından Ali İhsan Göğüş’ün doğduğu ev olan bu konak, belediye tarafından restore edilerek 2008 yılında müze olarak hizmete açılmıştır. Şehre gelen ziyaretçilerin ilgi ve merakla uğradığı yerlerden biri olan Emine Göğüş Mutfak Müzesi’nde, Gaziantep’in mutfak kültürünün tanıtılması amaçlanmıştır. Türkiye’de ilk mutfak müzesi olma özelliğine sahip olan bu müzede; Gaziantep mutfağında kullanılan araç ve gereçler ile birlikte Gaziantep’in yöresel yemeklerinin görselleri sergileniyor.
Ali İhsan Göğüş’ün annesi Emine Göğüş adına açılan bu müzede mutfak kültürü, yöresel giysiler içindeki balmumu heykelleri eşliğinde canlandırılıyor ve bir hayli dikkat çekiyor. Burada; günlük hayattan mutfak ve sofra eşyalarına kadar, misafir ağırlamadan bayram ve özel yemeklerine kadar, düğün eğlencelerinden piknik geleneğine kadar oldukça kapsamlı bir tanıtım yapılıyor. Her salonun konusu ile ilgili bilgi panolarının yer aldığı müzede, mutfak malzemeleri ve kap kacaklar özel camlı vitrenlerde sergileniyor.
Müzenin bölümleri; İki katlı müzenin alt katında; Gaziantep yemekleri, saklama ve depolama aletleri, yiyecek ve içecek kültürü, panolar ve balmumu heykelleriyle anlatılıyor. Ayrıca yine bu katta, ziyaretçilere özel ikramlar sunuluyor ve Gaziantep mutfak kültürünü anlatan özel bir gösteri ekranlardan yayınlanıyor. İkinci katta ise; bir stant, mutfak araç gereçlerin sergilendiği vitrinler ve bir kiosk bulunuyor. Bu kiosk sayesinde, Gaziantep’in tarihçesi, doğal güzellikleri, tarihi eserleri, tarımı, hayvancılığı ve kültürel zenginliği tanıtılıyor. Aynı zamanda müzede; Ali İhsan Göğüş’e ait bir oda yer alıyor ve içerisinde hayatı ile ilgili belgelerle, ailesine ait mutfak eşyaları sergileniyor.

5) Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi

Bey Mahallesi’nde yer alan Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi, Türkiye’nin dördüncü oyuncak müzesi ünvanına sahiptir. Hem çocukların hem de yetişkinlerin bir hayli ilgisini çeken bu müzede oyuncakların hikayeleri o kadar gerçek ve etkileyici ki… Hayran olmamak elde değil! Sunay Akın’ın danışmanlığında, 2013 yılında hizmete açılan müzede, 1700 ile 1970’li yılları arasında üretilmiş yaklaşık 600’e yakın oyuncak sergileniyor. Müzenin en eski oyuncağının ise, 1700’lü yıllarda evde evcil hayvan beslemek istemeyen ailelerin, çocukları için ürettikleri tahta bir tavşan olduğu biliniyor.
Müzenin bölümleri; Müzenin birinci katında, Türk oyuncak üretici markalarının oyuncakları yer alıyor. Çizgi film, tiyatro, sinema ve masal kahramanlarının oyuncaklarının neredeyse hepsine yer veren müzede, Pinokyo, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Taş Devri, Hayalet Avcıları, Charlie Chaplin, Mickey Mouse gibi oyuncaklar sergileniyor. Mutfak ve sosyal yaşam temalı oyuncakların yer aldığı alanda, porselen çay takımları, mutfak ve banyo malzemeleri, kısacası günlük ev yaşantısını anlatan oyuncaklar, bulunuyor.
Müzenin ikinci katında, ilk üretilen oyuncaklar yer alıyor. Örneğin; ilk Alman oyuncak markası olan Lehmann oyuncaklar, Doll House olarak bilinen bebek evleri, ilk yapbozlar, gerçek saçlı bebekler, 1900 ile 1980’li yıllar arasında üretilen peluş oyuncaklar, Barbie bebeğin ilk üretimi, Japon maymun peluşlar ve Teddy Bear gibi oyuncak tarihinin ilk örnekleri sergileniyor. Son olarak çatı katında ise, yakın dönem oyuncakları yani Apollo uzay mekiği, Uzay Yolu dizisi maketi, robotlar, gemiler ve uçaklar sergileniyor.
Müze, restore edilirken evin içerisinde ortaya çıkan iki mağara da ziyarete açılmış ve böylece dünyanın çifte mağaralı ilk oyuncak müzesi olmuş. Mağara sergi salonunda, 24 farklı ülkeden, ulusal kıyafetler giymiş çocuklar ve onların ait oldukları ülkelerin mimari yapıları sergileniyor. Üç katlı tarihi bir Antep evi içinde kurulmuş olan bu müzenin girişinde de çocuk heykelleri yer alıyor. İlk geldiğiniz andan itibaren hayranlık duyacağınız ve oldukça şaşıracağınız bir gerçek… Çocuklarınızla harika vakit geçirmek adına, kesinlikle ziyaret edilmeli!

6) Şahinbey Savaş Müzesi

Kurtuluş Savaşı sırasında Gaziantep direnişinin tüm yönlerini etkili bir şekilde sunan Şahinbey Savaş Müzesi, 12 odalı bir tarihi binada hizmet veriyor. İlk olarak, müzenin bahçesinde kaleden indirilen Ramazan Topu’nun bir benzeri karşılıyor sizi. Binanın altında bulunan mağara, bir sergi alanı olarak açılmış ve burada Antep’in bir orduya karşı gelişinin sırrı, mermi toplayan çocukların canlandırması, İmalat-ı Harbiye canlandırması, savaştaki kadınların canlandırması ve şehitlerin nakli gibi birçok olay canlandırılmalı bir şekilde anlatılıp sergileniyor.
İngiliz ve Fransız işgaline karşı kahramanca yürüttüğü ve ”Gazi” unvanını kazandığı savunmanın önemini canlandırmalarla mükemmel bir şekilde anlatan müzede, her şey kronolojik bir sırayla tasarlanmıştır. Bu sergi-sunum alanlarında, hem görsel hem de duyusal olarak birçok şeye tanıklık edeceksiniz. Aynı zamanda müzede; Gaziantep savunmasına ait belgeler, İngiliz ve Fransızlara ait silah parçaları, halkın kullandığı tabanca, av tüfeği, kılıç, kama, et satırı, kazma, kürek, nacak ve daha pek çok eşya yer alıyor.

7) Gaziantep Hamam Müzesi

Osmanlı mimarisinin ve kültürünün en güzel örneklerinden biri olan Gaziantep Hamam Müzesi, 2015 yılında restore edilmiş ve Gaziantep’in hamam kültürünün yaşatıldığı bir müze haline gelmiş. Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık olarak üç bölümden oluşan müzede, koleksiyoncu Haluk Perkin bağışladığı araç gereçler ve hamam adetleri, balmumu heykeller ve maketlerle canlandırılarak anlatılmış. Müzenin yer aldığı bina, 1563-1577 yıllarında Lala Mustafa Paşa tarafından bir külliye olarak yaptırılmış ve uzun yıllar ”Paşa Hamamı” olarak hizmet vermiştir.
Gaziantep’teki hamamlar, diğer hamamlara göre, hamamdaki sıcaklığı sabit tutmak ve hamamın yer altı suyundan direkt olarak yararlanmak için yer altına gömülü olarak inşa edilmiş. Aynı zamanda müzenin tavanında, diğer hamamlara oranla daha çok gözenek yer alıyor ve bu gözenekler ”Fil Gözü” olarak adlandırılıyor. Gözeneklerinin fazla olması ise, doğal aydınlık vermesi ve mercekli cam fanusların güneş ışınlarını direkt içeri vermesiyle bulunduğu noktayı sıcak hale getirmesinden dolayıdır. Ayrıca mercekli cam fanusların içeriyi göstermemesi, yani buğulu olmaları da farklı bir özelliktir.

8) Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panaroma Müzesi

Gaziantep Kalesi’nin içerisinde yer alan Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panaroma Müzesi’nde, İstiklal Savaşı’nda gerçekleşen mücadale ve olaylar anlatılıyor. Gaziantep halkının ve askerlerinin mücadale ve kahramanlıkları kronolojik bir sırayla anlatılan müzede, aynı zamanda olayların, resimler, heykeller ve makalelerle, kabartmalı bir şekilde anlatılması da oldukça dikkat çekiyor.
Ayrıca müzede yer alan televizyonda, bununla alakalı belgeselleri seyredebiliyorsunuz. Kurtuluş mücadelesindeki halk ve subayların portreleri, büstleri ve heykellerine rastlayacak ve her biriyle gurur duyacaksınız. Gaziantep’in işgali, halkın yaşadığı sıkıntıları, cephelerde savaşan insanları ve daha birçok şeyi bu müzede öğrenecek ve yakından şahit olacaksınız.

9) Atatürk Anı Evi Müzesi

Gaziantep’te kazanılan zaferin ardından, Atatürk burada resmi olarak nüfusa kaydedilir ve Atatürk’e bağlılığını göstermek amacıyla, Bey Mahallesi’nde Atatürk Anı Evi Müzesi yaptırılır. Geleneksel Antep evi içerisinde, Cumhuriyet’in ve Antep’in tarihine ilişkin önemli eşyalar ve konular bulunuyor.
Müzenin bölümleri; Müzenin ilk katında, Atatürk’ün Antep’e geldiği tarihte kullandığı karyola, Antep kilimi, paşa mangalı, işlemeli gömlek ve sedir gibi eşyalar sergileniyor. Müzenin üst katında ise; Atatürk Araştırma Kitaplığı bulunuyor ve içerisinde Cumhuriyet Dönemi ve Türk Tarihi’nin yayınları yer alıyor. Ayrıca Gaziantep’teki ünlü kişilerin açıklamaları da panolarda sergileniyor. İki binadan oluşan müzenin, bu kısmında Antep savunması ile ilgili görsel anlatımlar ve döneme tanıklık eden kişilerin yazıları ve röportajları yer alıyor. Aynı zamanda müzede, Atatürk’ün buraya geldiğinde kullandığı yemek takımı, fincanı da sergilenmekte.

10) Gaziantep Kültür Tarihi Müzesi

Gaziantep Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı’nın zemin katında bulunan bu müze, öğrencilere şehrin kültürünü tanıtmak ve öğretmek amacıyla kurulmuştur. Üniversitenin kendi öğrencileri için, 2009 yılında hizmete açtığı Gaziantep Kültür Tarihi Müzesi’nde, Gaziantep’in arkeolojisi ve kültür varlıkları, belgelerle kronolojik bir sırayla anlatılıyor. Müzenin içerisinde; Yetiştirdiği Önemli Şahsiyetler, Antep Ağzı ve Dil Özellikleri, Şehrin Hayatında Önemli Olaylar, Aile Hayatı, Günlük Hayat, Özel Hayat, Özel Günler, Çocuk Oyunları ve Oyuncakları, Eğlence Hayatı, Fotoğrafçılık ve Karagöz Oyunculuğu gibi alanlara yer veriliyor.
Şehrin kültürünü ortaya çıkarmak ve yaşanılanları unutmamak için açılan bu müzeye, sadece öğrenciler değil birçok yabancı ziyaretçi de gelebiliyor tabii ki. Müzede; Gaziantep’in 12. yüzyıldan günümüze kadar geçirdiği evreleri, yaşam tarzını, el sanatlarını ve gündelik hayatlarını yansıtan koleksiyonlar sergileniyor. Ayrıca Gaziantep ve çevresinden toplanan fosiller, müzede ayrı bir önem taşıyor.

11) İslam Bilim Tarihi Müzesi

Şahinbey Belediyesi tarafından yaptırılan İslam Bilim Tarihi Müzesi, birçok ilki ve yeniliği barındıran bir müze olmasıyla oldukça ilgi görüyor. İslam kültüründeki bilimsel faaliyetlerin, keşiflerin ve icatların sergilendiği müzede, astronomi, coğrafya, denizcilik, fizik, tıp ve kimya alanlarında Müslüman bilim adamları tarafından yapılan çalışmalar bulunuyor. Bu bilim adamların eserlerini interaktif uygulamalarla zenginleştirilip, farklı bir tasarım ve içeriklerle anlatılması sağlanmıştır. Aynı zamanda müzede, İslam’ın etkisi altında kalmış uygarlıkların bilim ve teknik tarihindeki rolü de anlatılıyor.
Müze, 19. yüzyıl çeyreğinde tamamlanan bir okul binası olduğu için pencereleri oldukça yüksektir. Binanın mimari özellikleri başlangıçta sorun yaratsa da, iç tasarımla bunu önleyerek çözüme uygun hale getirilmiştir. Müzede sergilenen eserler, ortak bir çalışmayla seçilmiş olup, içerisinde 54 farklı dalda bilim adamına ait 103 adet aletin replikası yer alır. Müzenin bölümleri; tıp, kimya, fizik-astronomi, harita ve denizcilik gibi başlıklardan oluşuyor ve örneğin kimya bölümünde koku ünitesi, fizik-astronomi bölümünde yıldızların mesafesinin hesaplanması gibi uygulamalar yer alıyor.

12) Gorgo Mesuda Cam Eserler Müzesi

Türkiye’nin ilk özel cam eserler müzesi olan Gorgo Mesuda Cam Eserler Müzesi, Gaziantep Kalesi yakınlarında yer alıyor ve eski Antep evi içerisinde altı odadan oluşuyor. Odaların beş tanesi sergi salonu olurken, diğeri de eserlerin kopyalarının yapılıp ziyaretçiye sunulduğu bir alandır. Yaklaşık 4 bine yakın esere ev sahipliği yapan müzede, cam eserler, bronz ve pişmiş toprak eserler, Roma ve İslam dönemine ait altın ve bronz sikkeler, altın takılar yer alıyor.
Daha detaylı bahsedecek olursak; Müzede; Eski Tunç Çağı’na ait bronz figürler, Roma Dönemi’ne ait bronz eserler, cam bardaklar, kil mühür baskıları, İslami Dönemi’ne ait fosilleşmiş bir mamutun sağ alt çene kemiği ve omur kemiği, Roma ve İslami Dönem’e ait cam şişeler, parfüm ve gözyaşı şişeleri, cam ve taştan yapılmış kolyeler, takılar, sıvı kapları, Fenike Dönem’ine ait renkli cam amforalar, cam bilezikler, pişmiş toprak kandiller sergileniyor.
Müzenin bahçesinde bir cam ocağı yer alıyor ve Suriyeli bir usta tarafından üfleme tekniği ile müzedeki cam eserlerin kopyaları yapılıyor. Aynı zamanda müzedeki atölyelerde, farklı el sanatlarının tanıtıldığını ve şovların yapıldığını söylemeliyiz. Gümüş telkari atölyesi, sedef atölyesi, kutnu dokuma atölyesi, cam boncuk atölyesinin yanı sıra antika satış mağazası da bu müzede yerini alıyor.

13) Hasan Süzer Etnografya Müzesi

Bey Mahallesi Hanifioğlu Sokak’ta yer alan bu Antep evi, birkaç defa el değiştirdikten sonra, 1985 yılında Hasan Süzer tarafından satın alınmış. Satın alındıktan sonra, restorasyon çalışmalarına gidilmiş ve Hasan Süzer Etnografya Müzesi olarak kulanılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmış. Konak-Müze tarzında düzenlenen bu binada, Antep halkının ev yaşantısı ve etnografik yapısı mankenlerle canlandırılarak sergileniyor. Ana kaya içine oyulmuş bir mahzen üzerinde yer alan bina, 3 kattan oluşuyor ve binanın ikisi ana yola, diğeri de ara sokağa açılan üç giriş kapısı bulunuyor. Ön cephede yer alan işlemeli büyük kapıdan ”hayat” adı verilen orta bahçeye geçilirken, küçük kapıdan ise ”selamlık” adı verilen bölüme geçiliyor.
Müzenin bölümleri; Binanın zemin katında; iş odası yer alıyor ve bir ipek üzerinde farklı çiçek desenleriyle gergef işleme, ahşap tezgahında çıkrık çevirme, gergahta ipeği germe çalışmaları mankenlerle canlandırılıyor. Ayrıca bu odada Antep’in bazı el sanatları ve İngiliz Casus Lawrence’ye ait bir motosiklet sergileniyor. Tandır odası olarak düzenlenen odada; anne, baba ve çocukların tandır etrafında sohbet etmesi mankenlerle canlandırılıyor. İş odasının hemen yanındaki ocaklık odasında ise; hamurun yoğurulması, ekmeğin açılması ve ateş üstünde saça konulması mankenlerle anlatılıyor. Son olarak binanın içerisinde hamam yer alıyor ve burada da küçük kızını yıkayan anne mankenle canlandırılıyor. Aynı zamanda bu bölümde, banyoda kullanılan kurna, hamam tasları, kemik taslar ve sabunlukta sergileniyor.

14) Saklı Konak Bakır Eserleri Müzesi

Gaziantep Kalesi yakınlarında yer alan Saklı Konak Bakır Eserleri Müzesi, 12 odalı tarihi bir Antep evidir. Müzede sergilenen eserler, Ali Atalar’ın özel koleksiyonu olup, Türkiye’nin ilk sergisi olma özelliğine sahiptir. Sergilenen bu eserler; Koleksiyoner Ali Atalar’ın, Gaziantep ve çevresi dahil olmak üzere Türkiye’nin tüm bölgelerinden topladığı bakır eserlerden oluşuyor. Bu nedenle de Saklı Konak Bakır Eserleri Müzesi, Türkiye’nin ilk ve tek özel bakır eserleri müzesidir.
Müzede; yaklaşık 1060 parça eser bulunuyor ve çoğunlukla Osmanlı Dönemi’nde yaşayan bakır ustalarına ait eserlere yer veriliyor. Bu eserler arasında; tabaklar, ibrikler, kazanlar, taslar, tepsiler, satıllar, sahanlar, mühürler, takı malzemeleri, sürahiler, kantarlar, radyolar, dikiş makineleri, tartı malzemeleri, Osmanlı Dönemi’ne ait silahlar, süngüler, kamalar, kılıçlar gibi daha birçok eser yer alıyor. İki ayrı binadan oluşan müzenin içerisinde, aynı zamanda hediyelik eşya bölümü ve cafe de bulunuyor.

15) Dünya El Sanatları Kültür Müzesi

Dünya El Sanatları Kültür Müzesi’nde, Osmanlı Dönemi’nin kültürü yansıtılıyor ve içerisinde eski bakır eşyalar, Osmanlı Dönemi’ne ait şamdanlar, havanlar, gaz lambaları, vitrin süsleri, el yazma kitapları ile çeşitli tarihi eşyalar sergileniyor. Müzede sadece Osmanlı kültürü değil aynı zamanda Gaziantep kültürüne ait eserler de yer alıyor ve yaklaşık 2 bine yakın eser bulunuyor.
Müzede; 6 oda, 3 salon ve 1 alışveriş bölümünün yanı sıra mutfak ve hamama sahip 1500 yıllık bir mağara da yer alıyor. Mutfak bölümünde; Osmanlı mutfağında kullanılan bakır eşyalar, Hamam bölümünde ise; Osmanlı hamam malzemeleri sergileniyor. Diğer odalarda da; Avrupa’nın çeşitli yerlerinden getirilen 500 parça yer alıyor. Eserler arasında; Fransızlardan kalma savaş aletleri ve silahlar, kapı çeşitleri, kapı tokmakları, silahlar, hançerler, bıçaklar, gramofon, radyo, televizyon, tablo, kağıt ve gümüş paralar gibi daha birçok eşya bulunuyor.

16) Zeugma Mozaik Müzesi

Dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olan Zeugma Mozaik Müzesi, 2011 yılında hizmete açılmış. Gaziantep’in sembolik yapılarından biri haline gelen müze, dünyaca ünlü ”Çingene Kızı” mozaiği ile tanınıyor. İsmini bölgede yer alan antik kentten alan müze, teknolojik ve mimari açıdan hem Türkiye’nin hem de dünyanın önde gelen müzeleri arasındadır. Üç farklı alan şeklinde düzenlenen müzenin ilk bölümünde; Zeugma Antik Kenti’nden çıkarılan mozaikler, ikinci bölümünde; Gaziantep ve çevresinden çıkarılan ve Geç Antik Dönem’e ait kilise mozaikleri sergilenirken, üçüncü bölümünde ise; idari ve bölümler ve konferans salonu bulunuyor.
Zeugma mozaiklerinin bir kısmı, Greko-Romen camiasının yemek daveti verdikleri mekanların tabanlarında yer alıyordu. Bu mozaikler, yer döşemesi olarak kullanılıyordu ve aynı zamanda yemeklerden önce ya da sonra mim, pandomim ve tragedya gösterilerinin ilgili sahnelerinde konu alıyordu. Özellikle Poseidon Evi’nde Perseus-Andromeda mozaiğinin yer aldığı yemek odalarındaki duvar resimleri tam olarak bunu anlatır.
Müzenin içerisinde; Roma ve Geç Antik Dönem’e ait 2 bin 448 metrekare mozaik, 140 metrekare duvar resmi, 4 Roma Dönemi çeşmesi, 20 sütun, 4 kireç taşından yapılma heykel, tunç Mars heykeli, mezar taşları, lahitler ve mimari parçalar yer alıyor. Müzenin en önemli eserlerinden birinin Mars heykeli olduğunu ve her kattan kolaylıkla görebileceğinizi belirtelim. Ayrıca bir diğer önemli eser olan Çingene Kızı mozaiğine de, labirent şeklinde tasarlanan gizemli odaya giderek ulaşabilirsiniz. Müzede daha birçok önemli mozaiklerin yer aldığını ve kesinlikle Gaziantep gezilecek yerler listesinde bulunması gerektiğini söylemeliyiz.

17) Yesemek Açık Hava Müzesi

MÖ 2000 ile MS 800 arasında, yakın doğunun en büyük taş ocağı ve heykel atölyesi olan Yesemek, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. Gaziantep Müdürlüğü tarafından düzenleme yapılarak açık hava müzesi haline getirilen alanda, taşlardan oyulmuş birçok eser yer alıyor. Bu eserler arasında; sfenksler, kapı aslanları, oturan aslanlar, kanatlı aslanlar, Dağ Tanrısı rölyefleri ve mimari unsurlar bulunuyor.
İslahiye’ye 23 km uzaklıkta bir yamaç üzerinde yer alan Yesemek Köyü, heykel yapım atölyesi olarak ilk kez Hitit döneminde açılmış ve yerli halk olan Huriler burada çalışmış. Hititlerden sonra ele geçen heykellerde Asur ve Suriye etkileri görülürken, sonraki dönemlerde ise Aramiler heykellere kendi kültürünü yansıtmış. Böylece Yesemek Heykel Atölyesi, çeşitli devletlerin birbirinden farklı kültürlerini yansıtmasıyla önemli bir merkez haline gelmiş.
Ancak atölye zamanla önemini yitirmiş ve Yesemek, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müze haline dönüşeceği yerde, ilk defa kazı çalışması yapan Felix Von Lusvhan tarafından 1890 yılında Zincirli’de bulunmuş. Devam eden kazı çalışmaları sonucunda 300’den fazla heykel ve heykel taslağı keşfedilmiş.

18) Gezegenevi ve Bilim Merkezi

Gezegenevi ve Bilim Merkezi, Turkcell ve Gaziantep Belediyesi’nin işbirliğiyle, 2010 yılında çocukların ve gençlerin, bilim ve teknoloji alanlarında kendilerini geliştirmesi adına açılmış. Farklı bir dış mimarisine sahip olan bu merkezde, sadece alt kat hizmete açılmış olsa da, içerisindeki simülasyonlar ve deney malzemeleri herkesi tatmin edecek türden. Bilim merkezi; projeksiyondan yansıtılan görüntüleri 3 boyutlu olarak izlemenizi ve öğrenmezi sağlayan bir sisteme sahip olduğu için oldukça keyifli dakikalar geçireceğiniz bir gerçek.
İçerisinde; ortamın seslerini toplayıp ileten sesli borular, alçak basınçtan kopmayan balonlar, Dünya’nın Güneş ile olan bağlantıları ve 1851 yılında keşfedilen, ilk defa kendi ekseni etrafında dönen sarkaç düzeneği yer alıyor. Sadece bununla sınırlı kaldığını düşünmeyin, içerisinde keşfedeceğiniz ve öğreneceğiniz daha birçok şey var. Özellikle astronot kıyafetinin arkasına geçip çektireceğiniz fotoğraflarla çok eğleneceksiniz! Ayrıca astronomi, kimya, robotik kodlama, fizik, biyoloji gibi bilimsel atölyelerin yanı sıra film seanslarıyla uzayla ilgili pek çok bilgiyi öğrenmenizi de sağlıyor.

19) Kendirli Gazi Kültür Merkezi

Şahinbey ilçe merkezinde yer alan Kendirli Kilisesi, 1860’lı yıllarda inşa edilmiş. Zaman içerisinde yıkılma tehlikesi geçiren kilise, III.Napolyon’un da desteğiyle yeniden inşa edilmiş ve İstiklal Harbi’nden önce bir kilise, daha sonraki yıllarda ise sinema ile öğretmen evi olarak kullanılmış. Günümüzde ise, belediye tarafından kültür merkezi amaçlı düzenlemeler yapılmış ve bu kilise Gazi Kültür Merkezi olarak hizmete açılmış. Aynı zamanda belediye, Atatürk’ün animatik bir robotunu yaptırmış ve Atatürk’ün Gaziantep’e geldiğinde, balkondan halka seslenmesinin canlandırmasını yapmışlar. Kendirli Gazi Kültür Merkezi’nde, Atatürk’ün yanı sıra Gaziantep savunmasında kahramanlık gösteren birçok halk kahramanının da tanıtımı yapılıyor.

20) Rumkale

Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği noktada, bir yarımada üzerinde yer alan Rumkale, yüksek kayalarla örtülü bir tepede konumlanıyor. Tarihi bir kale olan Rumkale, antik çağlardan günümüze gelene kadar birçok farklı isimle anılmış. Örneğin, Sitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin ve Kale-i Zerrin gibi. Mimari yapısında Genç Roma ve Ortaçağ karakteri taşıyan kale, oldukça eski bir geçmişe sahip ve hem kale hem de çevresinde birçok medeniyet gelip geçmiş. Fırat Nehri ve çevresinden ele geçen kalıntılardan, Rumkale ve çevresinin Yontma Taş Devri’nden bu yana bir yerleşim yeri olduğu anlaşılıyor.
Roma Dönemi’nde Hz.İsa’nın havarilerinden olan Yohannes’in, Rumkale’ye yerleştiği ve İncil’in bir kopyasını çevredeki mağaralardan birine sakladığı biliniyordu. Bu nedenle Rumkale, Hristiyanlar için ayrı bir önem taşıyor. Geçmişte Şanlıurfa ve Gaziantep arasında sınır görevi gören Rumkale, o zamanlarda Fırat Nehri kıyısında bulunuyordu. Günümüzde ise, üç tarafı Baraj Gölü ile çevrelenmiş bir yarımada görünümündedir. Ayrıca kalenin eteklerinde eskiden bir antik şehir yer alıyordu ancak şu an bu bölgenin sularla kaplı olduğunu bilmelisiniz.
Rumkale’nin iki ana giriş kapısı bulunuyor ve biri Fırat Nehri, diğeri de Merzimen Çayı tarafında yer alıyor. Rumkale’ye eskiden bir köprü ile kara bağlantısı sağlanıyordu ancak şimdilerde bu köprünün sadece ayaklarının kalıntısı kalmış. Bu nedenden dolayı, Rumkale’ye sadece tekne turları ile ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Kale içerisinde; Şair Aziz Nersev Kilisesi ve Barşavma Manastırı’na ait kalıntılar ile birlikte aynı zamanda su kuyusu ve sarnıçlarına ait kalıntılar yer alıyor.
Rumkale’ye ulaşmak için iki farklı tekne turu bulunuyor. Bunlardan biri, Rumkale-Halfeti turu, diğeri de Rumkale-Savaşan turudur. Rumkale-Halfeti tekne turu; 2 saat sürüyor ve birkaç köyü görmenizi sağlıyor. Rumkale-Savaşan tekne turu; 20-30 dakika sürüyor ve Rumkale ile birlikte Savaşan Köyü’nü görmenizi sağlıyor.

21) Pişirici Kasteli ve Mescidi

Meydan ya da sokak çeşmeleri için kullanılan kasteller, Gaziantep’in en meşhur yapıları arasındadır. Gaziantep’in bu meşhur yapıları arasında, en eski olanı ise Pişirici Kasteli ve Mescidi’dir. Müftüoğlu Sokak’ın hemen başlangıcında yer alan bu kastel, aynı zamanda Gaziantep Ağa Cami’sinin karşısında bulunuyor. Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan kastelin, tam olarak ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmese de, 1282 yılında inşa edildiği tahmin ediliyor. Biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere iki merdiven girişi bulunuyor. Kastelin girişinde ise, havuz, banyo ve helaların yer aldığı bir alan bulunuyor. Oyma taştan yapılmış bir tavanı olan mescidin tam ortasında ise, yüzyıllardır kaynayan berrak su yer alıyor.

22) Naib Hamamı

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bahsettiği Naib Hamamı, Gaziantep Kalesi’nin aşağısında kalıyor. Tarihi bir hamam olan Naib Hamamı, 1640 yılında inşa edilmiş. Osmanlı’nın hamam geleneğini yansıtan en güzel yerlerden biri olan Naib Hamamı, 2007 yılında yenilenerek tekrar açılmış. Her gün açık olan bu hamamdan, ya sadece hamam özelliklerinden yararlanabilir ya da sauna, masaj ve cilt bakımı gibi kişisel hizmetlerden faydalanabilirsiniz. Ayrıca jimnastik salonu ve vitamin bar bölümüne bayılacaksınız! Gelirken havlu, şampuan ve terlik gibi aklınıza gelebilecek kişisel eşyalarınızı getirmeyi unutmayın.

23) Kaleoğlu Mağarası

Şahinbey ilçesinde yer alan Kaleoğlu Mağarası, yeni keşfedilmiş olup, turizme kazandırılmaya çalışılmaktadır. Yeni Han Halıcılar Sarayı’nda bulunup, Gaziantep Kalesi’ne oldukça yakın bir mesafede konumlanan bu mağara, belli bir döneme kadar taş ocağı olarak kullanılmış. Daha sonraki dönemlerde, Yeni Han’a ahırlık yapmış ve günümüzde ise, restore edilerek gezilecek yerlerden biri haline gelmiş.
Yerli ve yabancı birçok turistin yoğun ilgisiyle karşılan bu mağarada, aynı zamanda güzelce dinlenip sohbet edebilir, bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Tarihi bir mekan olan mağaranın içerisinde, havalandırma delikleri, kuyular, sütunlar ve Gaziantep’e özgü otantik eşyalar yer alıyor. Sevdiklerinizle keyifli zamanlar geçirmek ve yöresel yemeklerin tadına bakmak için mutlaka uğramalısınız.

24) Köklüce Kanyonu

Araban ilçesine bağlı Köklüce Kanyonu, Gaziantep’in en iyi tırmanış noktalarından biri olma özelliğine sahip. Tırmanış yapmak için bir sürü rotası olan kanyonda, aynı zamanda kampta yapabiliyorsunuz. El değmemiş, doğal kalmış bu kamp alanında, dilediğiniz gibi konaklayabiliyorsunuz. Ancak tuvalet, duş, elektrik gibi ihtiyaç duyacağınız şeyler henüz yok. Sadece ücretsiz olarak istediğiniz herhangi bir yere çadır kurabiliyorsunuz.
İçerisinde ihtiyaç duyacağınız şeyler olmasa bile, yakınındaki köy halkı o kadar sıcak ve iyi insanlar ki sizin isteklerinizi yerine getirmeye hazırlar. Ayrıca kanyonun girişinde yer alan küçük bir köy bakkalı var ve basit ihtiyaçlarınızı buradan da karşılayabilirsiniz. Hem tırmanış hem de kamp yapacağınız bu yerde harika vakit geçirebilir, kanyonun ortasındaki derede balık tutabilir ve keyfinize bakabilirsiniz.

Resimler


whatsapp ile iletişime geç